Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11427 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 7421 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ : AKSARAY 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 31/05/2006NUMARASI : 2002/330-2006/205Taraflar arasında görülen davada; Davacı, miras bırakanı adına tapuda kayıtlı 15 parça taşınmazı davalı N.nin vekalet görevini kötüye kullanarak diğer davalıya temlik ettiğini, satışın gerçek olmadığını ileri sürüp, vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeniyle tapu kayıtlarının iptali ile miras payı olan 7/28 payın adına tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalılar, iddiaların doğru olmadığını, satışın geçerli vekaletnameye istinaden yapıldığını belirtip, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, çekişmeli taşınmazların vekalet görevi kötüye kullanılmak suretiyle temlik olunduğu iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 27.11.2007 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat E. Mevlüt Düzgün geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vs. vekili avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ....tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali, tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece,davanın reddine karar verilmiştir.Toplanan delillerden ve tüm dosya içeriğinden miras bırakan H... A..D...in 30.4.2001 tarihinde vefat ettiği, mirasçı olarak davacı ikinci eşi ile ilk eşinden olma davalı H...ile dava dışı çocuklarını bıraktığı, davacının, mirasçılardan H...ile birlikte 7.5.2001 tarihinde, intikal, tescil, taksim vs. yanında satış yetkisini de içerir biçimde davalı N..'yi vekil tayin ettiği, miras bırakanın diğer mirasçılarının da davalı Naci'ye aynı içerikte vekaletname verdikleri, çekişmeli 212 ve 1306 sayılı parsellerin dava dışı kişiler adına kayıtlı olduğu, davaya konu Konya'da bulunan 249 nolu parseldeki 2/18 arsa paylı 4 nolu mesken ile 8, 2153, 779, 1142, 1686, 1860, 2368, 583 parsellerin 7/20, 1743 nolu parselin 1/3, 2320 nolu parselin 2/3, 2325 nolu parselin 1/2 payları miras bırakana aitken, 15.5.2001 tarihli akitle vekilin intikalleri yaptırdıktan sonra tüm mirasçıların paylarını davalıya satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, Borçlar Kanununun temsil ve vekalet bağıtını düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. Borçlar Kanununda sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 390/2 maddesinde "vekil, müvekkiline karşı vekaleti hüsnüniyetle ifa ile mükelleftir..." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi,ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu gözardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin birinci fıkrası uyarınca sorumlu olur. Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi Medeni Kanunun 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz. Ne varki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, Medeni Kanunun 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır. Somut olaya gelince; davacı miras bırakanın ikinci eşi olup, murisle ortak çocukları bulunmamaktadır. Dinlenen tanıklar, davacının, eşinin Hollanda'daki emeklilik işlemleri nedeniyle vekil tayin ettiğini bildirmişlerdir. Gerçekten, bu kadar çok taşınmazın satılması için makul ve geçerli bir neden dosyaya yansımış değildir. Akitte gösterilen bedeller ile saptanan gerçek değer arasında aşırı oransızlık olduğu gibi, davacıya bir bedel ödendiği de kanıtlanmış değildir.Olaya yukarıdaki ilkeler ışığında bakıldığında, üvey anne-üvey evlat ilişkisi nedeniyle davacı paylarının vekalet görevi kötüye kullanılmak suretiyle davalıya aktarıldığı sonucuna varılmaktadır.Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken delillerin taktirinde yanılgıya düşülerek, yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMY.'nın 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, alının peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 500.00.-YTL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 27.11.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.