MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ-TESCİL-TENKİSTaraflar arasında görülen tapu iptali, tescil ve tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil olmazsa tenkis isteklerine ilişkindir.Davacılar, mirasbırakanları ...'ın, 211 ada 125 parsel sayılı taşınmazdaki 1 nolu bağımsız bölümünü ölünceye kadar bakma akti ile davalı torunu ...'a, 478 parsel sayılı taşınmazını ve ... plakalı traktörünü davalı oğlu ...'a satış suretiyle temlik ettiğini, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, iptal ve tescile olmazsa tenkise karar verilmesini istemişler, yargılama sırasında tenkis isteğinden vazgeçmişler, davaya konu 478 sayılı parselin gerçekte 2871 sayılı parsel olduğunu bildirmişlerdir.Davalılar, iddiaların doğru olmadığını, murisin her bir çocuğuna daire temlik ettiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalılar tarafından temyiz edilmiştir.Toplanan deliller ve tüm dosya içeriğinden, çekişme konusu 211 ada 125 parsel sayılı taşınmazdaki 1 nolu bağımsız bölümün mirasbırakan ... adına kayıtlı iken 01.02.2012 tarihinde ölünceye kadar bakma akti ile davalı torunu ...’a 2871 parsel sayılı taşınmazını ise 01.09.2006 tarihinde satış suretiyle davalı oğlu ...'a devrettiği, ... plakalı traktörün ise muris adına kayıtlı olduğu daha sonra dava dışı ...adına tescil edildiği ...'in de 13.02.2012 tarihinde davalı ...'a satış suretiyle devrettiği, ne var ki; murisin temlikine ilişkin dayanak belgelerin dosya içine alınmadığı, mirasbırakanın 02.03.2012 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davacı eşi ... ile davacı çocukları ... ... ... ... ile davalı oğlu ...'ın kaldığı davalı ...'ın murisin torunu olduğu anlaşılmaktadır.6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. (818 s. Borçlar Kanunu m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer (TBK m. 614 –BK m. 514).Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır (TBK m. 19 -BK m. 18). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda uygulama yeri bulur. Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.Somut olaya gelince, ölünceye kadar bakma akti yapıldığı tarihinde murisin 78 yaşında olduğu, davalı ...'ın murisle birlikte yaşayıp onunla ilgilendiği, ihtiyaçlarını karşıldığı, bu durumda temlikte gerçek amacın mal kaçırmak olmayıp, gerçekten bakılmak olduğu, murisin ölünceye kadar bakım koşulu ile taşınmazı temlik ettikten sonra ölene kadar bakılmadığı iddiası ile bir dava açmadığı, dolayısı ile temlikin muvazaalı olmadığı sonucuna varılmaktadır. Dava konusu ... plakalı traktörle ilgili temlike gelince; 01.04.1974 tarihli, ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, bizzat mirasbırakanın üzerinde tapuda kayıtlı olan taşınmazların mirasbırakan ya da vekili (temsilcisi) tarafından aslında bağış olduğu halde satış biçiminde temlik edilmesi durumunda uygulama olanağı bulur. Olay bu açıdan değerlendirildiğinde, dava konusu...plakalı traktörle ilgili temlikin anılan İçtihadı Birleştirme Kararı kapsamında mütalaa edilmesine olanak yoktur. Bir başka deyişle muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı trafik sicil kaydının iptali ve tescil isteğinde bulunulması mümkün değildir.Ancak; Türk Borçlar Kanununun 19. maddesi hükmünde genel muvazaa düzenlenmiş olup, “…..tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradelerinin esas alınması gerektiği” öngörmüştür. Sözleşmenin bu biçimde yapıldığı iddiası her türlü delille kanıtlanma olanağına sahiptir. Özellikle, resmi sicillere bağlı tutulan malların muvazaalı devrinde Türk Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinin uygulanabileceği ve muvazaa iddiasının araştırılacağı yasal ve yargısal uygulama gereğidir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.05.2009 günlü ve 1999/4-286 esas, 1999/293 karar sayılı kararında da aynı görüş benimsenmiştir.Hâl böyle olunca; davalı ...'a ölünceye kadar bakma aktiyle devredilen 211 ada 125 parsel sayılı taşınmazdaki 1 nolu bağımsız bölüm yönünden davanın reddine karar verilmesi, davalı ...'a temlik edilen traktör bakımından öncelikle muris tarafından yapılan temlike ilişkin dayanak belgelerin temini ile Türk Borçlar Kanununun 19. maddesi kapsamında değerlendirme yapılıp sonucuna göre karar verilmesi 2871 sayılı parsel bakımından da davalı ...'ın denkleştirme savunmasında bulunduğu gözetilerek mirasbırakandan tüm mirasçılarına intikal eden taşınır- taşınmaz mallar ve hakların araştırılması, tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgelerin mercilerinden getirtilmesi, her bir mirasçıya nakledilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınması, böylece murisin aşırıya kaçmayan, makul ölçülerde ve kabul edilelebilir bir paylaştırma kastının bulunup bulunmadığı hususunun açıklığa kavuşturulması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalıların, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.