MAHKEMESİ: CEYHAN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 27/01/2012NUMARASI: 2010/29-2012/30Yanlar arasında görülen tapu iptal ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar, davalı vekili tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olup, Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, miras bırakan M. D.'ın 29.3.2007 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak dava dışı H., E., D., K. ve S.ile davacılar A., Ö., H. ve E.'ın kaldıkları, mirasbırakanın çekişme konusu, 250, 252, 253, 254 parsel sayılı taşınmazlardaki 1/2'şer payını kendisinden önce ölen eşi M.'in oğlu olan davalı A.'e 25.5.2006 tarihinde satış yoluya temlik ettiği, kendisinden evvel ölen oğlu Ali'nin eş ve çocukları olan davacıların yapılan temlikin, mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açtıkları davanın kabulü halinde mirasçı olmaları nedeniyle kendilerininde menfaatleri bulunan davalı tanıkları E., D. ve K.'ın, miras bırakanın çekişmeli taşınmazlardaki payını davalıya satış yoluyla devrettiğini, davalının yanlarında satış bedelini miras bırakana elden ödediğini, miras bırakanın da davacıların murisi olan oğlu A. dışındaki mirasçılara satış bedelini paylaştırdığını, kendilerine de satıştan elde ettiği bedelden bir kısmını verdiğini, ancak murisin oğlu A.'nin kendisine hiç bakmaması nedeniyle kızdığı için satış bedelinden ona pay vermediğini ifade ettikleri, diğer tanık anlatımlarına göre ise miras bırakanın üvey oğlu olan davalıya bedelsiz olarak çekişmeli taşınmazlardaki paylarını temlik etmesini gerektiren bir durumun bulunmadığı anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 18. maddesi, 11.01.2011 tarihinde kabul edilen, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 19. maddesi) Şayet, temliki işlemde satış yapılması değildi bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşındığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun l.4.l974 gün ve l/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı, olayda uygulama yeri bulur. Somut olayda ise, miras bırakanın çekişmeli taşınmazlarda ki paylarını üvey oğlu olan davalıya satış yoluyla temlik ettiği, satış bedelini aldığı ve davacıların murisi olan oğlu A. dışındaki mirasçılarına paylaştırdığı belirlendiğine göre, miras bırakan tarafından davalıya yapılan satış işleminin muvazaa ile illetli olduğundan söz edilemez. Diğer bir anlatımla, somut olayda, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun l.4.l974 gün ve l/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararının uygulama yeri yoktur. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken,yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Davalı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerlere (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.7.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.