Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11369 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 3994 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 27/11/2012NUMARASI : 2008/229-2012/343Yanlar arasında görülen tapu iptali, tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkin olup, Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Davacı Nuray, 11194 parsel sayılı taşınmazdaki 12 nolu bağımsız bölümü banka kredisi çekerek satın aldıktan sonra, kiraya verdiği kardeşi olan davalıya ödenmeyen kira borcu için ihtarname keşide ettiğini, bunun üzerine, davalının, babalarından kalan Karabük Yenice ilçesindeki taşınmazlardaki miras payına karşılık olarak 12 nolu bağımsız bölümün mülkiyetin verilmesi teklifini kabul ettiğini, karşılıklı olarak edimlerini yerine getirilmesi için dava dışı B. A..'ya vekalet verdiklerini, davalının, çekişmeli taşınmaz adına tescil edildikten sonra miras payının devri için verdiği vekaletten B.A.'yu azlettiğini, davalının hileli davranışından dolayı tescilin kurucu unsurunda sakatlık olduğunu, işlem satış olarak görünüyor olsa da gerçekte bir satış yapılmadığını ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır. Davalı, davaya konu 11194 parselde kayıtlı bulunan 12 numaralı bağımsız bölümü davacı ile birlikte 94.000,00 TL peşin paraya müteahhitten satın aldıklarını, peşinatı olan 40.000,00 TL'yi kendisini ödediğini, kalan bedele ilişkin konut kredisini kullanması nedeniyle taşınmazın davacı adına tescil edildiğini; davacının kredi ödemelerinde aksamalar yapması kendisininde kefil olmasından dolayı taşınmazı ipotekli olarak ve banka kredi borcunu yüklenerek davacıdan satın aldığını, satış bedeli için dava dışı ablası M.'e, Karabük'teki taşınmazlardaki hissesinin 40.000,00 TL bedelle satışı hususunda anlaştıklarını, satış ve devir için B. A.'ya vekaletname verdiğini, ancak, davacıya ödeyeceeği bedel için ablası Meral'in 10.000,00 TL'nı göndermemesi üzerine B.'i vakeletten azlettiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.Çekişmeli 12 nolu bağımsız bölümün, üzerindeki ipotek kaydıyla birlikte davacıya vekaleten B. A. tarafından 18.7.2008 tarihinde satış suretiyle davalıya temlik edildiği, 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde eldeki davanın açıldığı, Mahkemece,davacının, kötü niyete ilişkin iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği görülmektedir. Bilindiği üzere; hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya,özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede yanıltma söz konusudur.B.K'nun 28/l maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz.Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable Şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Öte yandan,hile her türlü delille isbat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir.Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluylada kullanılabilir. Hemen belirtilmelidir ki, yukarıda da değinildiği üzere hile iddiası hür türlü delille kanıtlanabilirNe var ki, Mahkemece, bu yönde bir değerlendirme, hükme elverişli araştırma ve inceleme yapılmaksızın neticeye gilmiştir.Öte yandan, davalı, davaya konu 11194 parselde kayıtlı bulunan 12 numaralı bağımsız bölümü davacı ile birlikte 94.000 TL peşin paraya müteahitten satın aldıklarını, taşınmazın peşinatı olan 40.000 TL.yi kendisini ödediği yönündeki inançlı işlem savunması üzerinde durulmamış, bu yönden de bir araştırma yapılmamıştır.Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda tüm delillerinin toplanması, temliki işlemin gerçekleşmesi kapsamında, davacının iradesinin hile yoluyla elde edilip edilmediğinin saptanması bakımından, temlik öncesi ve sonrası tüm olayların bir bütün halinde değerlendirilmesi; öte yandan, inançlı işlem savunması yönünde davalı taraf 5.2.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca iddiasını kanıtlar biçimde bir yazılı belge ibraz edememiş ise de, savunmada belirtilen banka kayıtlarının yazılı delil başlangıcı sayılarak bu hususta tüm kayıt ve belgelerin merciinden getirtilmesi, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturmaya dayalı olarak, dava konusu 12 nolu bağımsız bölümle bir ilgisi bulunmayan taraflar arasındaki yazılı anlaşmaya değer verilerek, davalının kötü niyetli olduğunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.7.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.