Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11347 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 8293 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 29/11/2013NUMARASI : 2013/238-2013/538Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi . .. raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.Mahkemece, sıfat yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 1080 ada 35 parsel sayılı taşınmazın 20 adada mevcut bütün parsellerin müşterek malı olduğu, Bakırköy 3. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 05.02.1990 tarihli ve 1989/1501 E. 1990/178 K. sayılı ilamı ile davacı İ.. D..'nın 1080 ada 35 parsel sayılı taşınmaza yönelik kamulaştırma işlemlerinde hak sahiplerini temsil etmek üzere kayyım tayin edildiği, anılan dosyadaki 18/10/2007 tarihli ek kararda; İ.. D..nın temsil kayyımlığı kaldırılarak idare kayyımı olarak atandığı, yine 05/11/2010 tarihli ek karar ile de davacıya ecrimisil davası açması ve taşınmazın idaresi için yasal yollara başvurabilmesi için yetki ve izin verildiği anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)'nun 114/e maddesi hükmünde; dava takip yetkisine sahip olunması dava şartı olarak düzenlenmiş olup, mahkemece dava şartlarının, yargılamanın her aşamasında, resen gözetileceği kuşkusuzdur. Ne var ki, dava açılırken bulunmayan bir dava şartının, yargılama sırasında tamamlanması halinde usul ekonomisi gereğince, davanın esasına girilerek sonuçlandırılması gerekeceği de, gerek doktrinde gerekse Yargıtayın istikrar kazanmış içtihatlarıyla kabul edilmiştir. Başka bir ifadeyle, başlangıçta var olmayan dava şartının, yargılama sırasında tamamlanması halinde, davanın sırf bu sebeple reddinin HMK'nun 30. maddesinde düzenlenen usul ekonomisi ilkesine uygun düşmeyeceği açıktır.Somut olayda, her ne kadar davacı 05.02.1990 tarihli karar ile sadece kamulaştırma işlemlerinde hak sahiplerini temsil etmek üzere kayyım tayin edilmişse de 18/10/2007 ve 05/11/2010 tarihli ek kararlar dikkate alındığında, davacının eldeki davayı açmaya yetkili hale geldiği, böylece dava açıldığı tarihinde davayı yürütme ehliyeti (dava takip yetkisi) bulunmayan davacıya ait eksikliğin yargılama sırasında giderdiğinin kabulü gerekir.Hal böyle olunca, HMK'nun 30. maddesinde düzenlenen usul ekonomisi ilkesi gözetilerek dava şartının yargılama sırasında tamamlanması nedeniyle işin esasının incelenmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi için karar bozulmalıdır. Davacı tarafın bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.