MAHKEMESİ : ÇORLU 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 30/12/2011NUMARASI : 2011/251-2011/669Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerinin aşırı zarar doğuracağından bahisle reddine; davalıların savunma yoluyla ileri sürdükleri temliken tescil isteğinin kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 16.10.2012 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat H.Ü. geldi, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden vekili Avukat gelmedi yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davalıların miras bırakanı İ.T.ın, maliki olduğu 1128 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerine 1994 yılında inşa ettirdiği 4 katlı binanın davacıya ait komşu 1128 ada 2 sayılı parsele 9.89 m2. taştığı anlaşılmaktadır.Davacı, anılan taşkınlık nedeniyle eldeki davayı açmış; davalılar ise, savunma yoluyla temliken tescil isteğinde bulunmuşlardır.Mahkemece, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerinin aşırı zarar doğuracağından bahisle reddine; davalıların savunma yoluyla ileri sürdükleri temliken tescil isteğinin kabulüne karar verilmiştir.Ne var ki, yapılan değerlendirmenin hukuki bir temele dayandığını söyleyebilmek mümkün değildir.Bilindiği üzere, taşkın yapının korunmasındaki bireysel ve kamusal yarar nedeniyle Türk Medeni Kanunu'nun 684, 718, 722. maddelerinde kabul edilen “ üst toprağa bağlıdır “ kuralına ayrıcalık getirilmiş, taşkın yapı malikinin komşu taşınmazda inşaat veya irtifak hakkı gibi ayni bir hakkının bulunması halinde taşan kısım taşılan taşınmazın değil, ana yapının bulunduğu taşınmazın tamamlayıcı parçası ( mütemmim cüz’ü ) sayılmış, tecavüz edilen kısım üzerinde yapı maliki yararına irtifak hakkı tanınmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki, taşkın yapıdan ve inşaat ve imalattan kasıt, taşınmaza sıkı ve devamlı surette bağlı olan esaslı yapılardır. Diğer bir söyleyişle taşan yapının tamamlayıcı parça ( mütemmim cüz ) niteliğinde olması gerekir. Onun, taşınmazın altında veya üstünde yapılması zeminde veya üstten sınırı aşması, arasında madde hükmünün uygulaması açısından hiçbir fark yoktur.Öte yandan, Türk Medeni Kanunu'nun 725. maddesinin uygulanabilmesini haklı gösterecek en önemli koşul, yapı malikinin iyiniyetli olmasıdır. Bu maddede iyi niyetin tanımı yapılmamışsa da aynı kanunun 3. maddesinde hükme bağlanan subjektif iyiniyet olduğunda kuşku yoktur. Yapı malikinin kendinden beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşın, sınırı aştığını bilmesi veya bilecek durumda olmaması yahut sınırı aşmasında yasaca korunabilecek bir nedenin bulunması onun iyiniyetini gösterir. İyi niyet üzerinde önemle durulmalı, olaylar, karineler, tüm taraf delilleri bir arada özenle değerlendirilmelidir. Kural olarak iyiniyetin isbatı 14.2.1951 tarih 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca taşkın yapı malikine ait ise de iyiniyet sav ve savunması def'i olmayıp itiraz niteliği taşıdığından ve kamu düzeni ile ilgili bulunduğundan mahkemece kendiliğinden (re'sen) göz önünde tutulmalıdır.Diğer taraftan Yasa, yapıyı yapan kişinin iyi niyetli olmamasının, aşırı zarar doğurup doğurmadığına bakılmaksızın taşan kısmın yıkılması sonucunu doğuracağını öngörmüştür. Somut olayda, kendinden beklenen özeni göstermeden çaplı taşınmazında inşa ettirdiği binayı komşu taşınmaza taşıran davalıların miras bırakanının iyi niyetli olduğundan söz edilemez.Hal böyle olunca, el atmanın önlenmesi ve yıkım isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir.Yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü; davalıların yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddine, davacının temyiz itirazının kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.12.2011 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 900.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 16.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.