MAHKEMESİ : BAĞCILAR 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 29/12/2003NUMARASI : 2002/731-2610Taraflar arasında görülen davada;Davacı,kayden maliki bulunduğu 8 parselde 40/266 paya karşılık zemin katta iki dükkanı,projesine uygun olarak davalıya sattığını,ancak davalının satın aldığı yerden daha fazlasını işgal ettiğini ileri sürüp elatmanın önlenmesine ve davalının taşınmazdan tahliyesine karar verilmesini istemiştir.Davalı, işgal edildiği iddia edilen dairenin davacı tarafından 20 yıl önce ortadan kaldırılarak bu haliyle kendisine satıldığını belirtip,davanın reddini savunmuştur.Mahkemece,davacının iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Davacı,davalıya iki adet dükkana isabet eden 40/266 pay sattığını,ancak davalının bitişiğindeki daireyi de dükkanlara katarak haksız biçimde kullandığını ileri sürüp dükkanlar arasındaki bölüme elatmanın önlenmesi isteğinde bulunmuştur.Davalı,işgal edildiği iddia edilen dairenin bizzat davacı tarafından ortadan kaldırılıp dükkanlara ilave idildiğini ve bu haliyle satın aldığını bildirip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece,herhangi bir tecavüzün olmadığı,fiili durum ile tapu kayıtlarının birbirine uyduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Toplanan delillerden ve tüm dosya içeriğinden.nolu parselin arsa cinsi ile davacı,davalı ve dava dışı kişiler adına paylı olarak kayıtlı olduğu,üzerinde bina bulunduğu anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamıyan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman istiyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir. Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere M.K.nun 706, B.K.nun 2l3, T.K.nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Nevarki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, " akte vefa" kuralının yanında M.K.nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pekçok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır. O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir. Somut olaya gelince; taşınmazda kat mülkiyeti ya da kat irtifakının kurulmadığı,zemin kattaki dükkanları davalının kullandığı tartışmasızdır.Davacının taşınmazda kullandığı bir yer olup olmadığı araştırılmadığı gibi, tüm paydaşlar yönünden hükme yeterli bir inceleme de yapılmaış değildir. Hal böyle olunca, yerinde uzman bilirkişiler aracılığı ile yeniden keşif yapılarak yukardaki ilkeler uyarınca olayın değerlendirilmesi,davacının taşınmazda çekişmesiz kullandığı bir bölüm olup olmadığının belirlenmesi ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken,noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir.Davacının temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü H.U.M.K.'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 16.11.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.