Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11308 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 9573 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ : KARTAL 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 04/04/2007NUMARASI : 2003/1264-2007/151Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden maliki olduğu 9 ve 10 parsel sayılı taşınmazlarına davalının 7,8 ve 14 parsel sayılı taşınmazları üzerine yaptığı binanın tecavüzlü olduğunu ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerinde bulunmuştur.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davalı tarafından inşa edilen binanın davacıya ait taşınmazlara tecavüzlü olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile elatmanın önlenmesine, yıkım fahiş zarar doğuracağından yıkım talebinin reddine karar verilmiştir.Karar, taraf vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR- Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden toplanan delillerden, çekişme konusu 9 ve 10 parsel sayılı taşınmazların kayden davacıya ait olduğu, 7,14,8 parsel maliki davalı A...’ın kendi taşınmazlarına yapmış olduğu binanın davacı parsellerinde teknik bilirkişinin düzenlediği krokide A ve B harfleri ile gösterilen bölümlerine taşkın olduğu anlaşılmaktadır.Mahkemece davalının haklı ve geçerli bir nedeni bulunmaksızın taşkın inşaat yapmak suretiyle elattığı benimsenerek elatmanın önlenmesine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.O halde davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir.Reddine.Ancak,davada, elatmanın önlenmesi isteği yanında taşkın bölümün de yıkımına karar verilmesi talep edilmiş, mahkemece yıkımın fahiş zarar doğuracağı gerekçesiyle bu istek bakımından davanın reddine karar verilmiştir.Oysa davalının dava dışı kişilerle birlikte paydaş olduğu 14 parsel sayılı taşınmaz bakımından yapı ruhsatı almak suretiyle binayı inşa ettiği ve bu arada davacının taşınmazlarına da yapıyı taşırmış olduğu bilirkişi raporu ile sabittir.O halde, binanın davacının taşınmazlarına taşkın olarak yapılmasında davalının haklı ve geçerli bir nedeninin olduğu söylenemez.Öte yandan, taşkın inşaat sebebi ile davacının TMK’nun 683. md.’den kaynaklanan mülkiyet hakkını istediği gibi tasarruf edemeyeceği de sabittir.Öyle ise, yapının taşkın bölümünün yıkılmasının aşırı zarar doğuracağı olgusunun mülkiyet sahibi olan davacıyı da bağlamayacağı açıktır.Nevar ki, davada yıkım da istendiğine göre ana yapının bulunduğu taşınmazların dava dışı olan paydaşlarınında davada yer alması zorunludur.Oysa diğer paydaşlara davada yer verilmemiştir.Hal böyle olunca, öncelikle taşkın yapının bulunduğu taşınmazın dava dışı paydaşlarına da dava açılması için davacıya olanak tanınması, açıldığı takdirde eldeki dava ile birleştirilmesi, ondan sonra yıkım isteği bakımından bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile bu isteğin red edilmiş olması doğru değildir.Tarafların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK’nun 428. md. gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.11.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.