Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11281 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 21714 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 09/09/2013NUMARASI : 2009/681-2013/486Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde, temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi .. raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.-KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve pay oranında tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece, muvazaa iddiasının sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan Z. T..'in 14.5.2009 tarihinde öldüğü, geride davacılar ile birlikte davalıyı mirasçı olarak bıraktığı, mirasbırakan Zekiye'nin, eşi Mustafa'dan intikal eden 828 ada 314 parsel ve 1469 ada 23 parsel sayılı taşınmazlardaki payını 2.5.2006 tarihinde dava dışı Ahmet Özgüven'e toplam 28.000,00-TL bedelle satıp devrettiği, bu kişinin de söz konusu payları 12.10.2006 tarihinde 31.000,00-TL bedelle davalıya satış suretiyle temlik ettiği kayden sabittir.Davacılar, söz konusu devir işlemlerinin mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak gerçekleştirildiği iddiasıyla eldeki davayı açmışlardır.Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve l.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706, Türk Borçlar Kanunun 237 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Somut olaya gelince; tüm dosya kapsamı ve tanık ifadelerinden, muris Zekiye hayatta iken, eşi Mustafa'dan kalan dükkanın kira gelirlerinin çocukları tarafından alındığı, murisin eşinden kalan maaşının davacı Yasemin'in başvurusu üzerine muris ile davacı Yasemin arasında paylaştırıldığı, hasta, bakıma muhtaç olan ve başka geliri bulunmayan murisin paraya ve mal satmaya ihtiyacının olduğu, bu nedenle taşınmazların üçüncü kişiye satıldığı, davalının eşinin annesinden kalan bir dükkanı satarak dava konusu taşınmazları bedeli karşılığında A Ö..isimli kişiden geri aldığı, mirasbırakanın davacılardan mal kaçırmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığı anlaşılmakta olup, HMK'nun 190, TMK'nun 6. maddeleri uyarınca davacıların muvazaa iddiasını kanıtlayamadığı, bir başka ifade ile temlikin gerçek satış olduğu sonucuna varılmaktadır. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.