MAHKEMESİ : EĞİRDİR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,TARİHİ : 23/03/2010NUMARASI : 1995/190-2010/177Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;Davacı, ortak miras bırakanları A...'nin dava konusu taşınmazların bir kısmını bağış, bir kısmını satış suretiyle davalılara temlik ettiğini, yine 1975/2 sıra no'da kayıtlı 7 parsele revizyon gören taşınmazı da davalı B..'e ölünceye kadar bakım akti ile temlik ettiğini, yapılan işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olup, saklı payı zedelemek kastıyla yapıldığını ileri sürerek, tapu iptal, tescil ve tenkis isteğinde bulunmuştur.Davacılar vekili, 23.10.2009 tarihli dilekçe ile; davayı ıslah etmiş ve 24 ada 1 parsel tapusunun pay oranında iptali ve tescilini, olmadığı takdirde tenkisini istemiştir.Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı birleşen davadaki tapu iptal, tescil isteğinin kabulüne, asıl davanın kısmen kabulü ile ölünceye kadar bakma akti ile temlik edilen 7 parsel yönünden iptal, tescil isteğinin kabulüne, diğer isteklerin reddine karar verilmiştir.Karar, taraflarca süresinde davacı tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma isteği dava değeri yönünden reddedildi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Birleşen davalar, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal, tescil ve tenkis isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; miras bırakan A..'nin malik olduğu tapu sicilinin 16.07.1981 tarih, 8 sırasında kayıtlı taşınmazı davalılar E.. ve B..'e satış suretiyle (1/2'şer) temlik ettiği, 1989'da kadastroca 99 ada 16 parsel olarak adlarına tespit ve tescil edildiği, yine tapu sicilinin 5.4.1972 tarih, 3 sıra nolu kaydındaki 10/15 payının 7 payını davalı B..'e 3 payını E..'ya hibe ettiği, kadastro tespitinde 96 ada 5 parsele revizyon gören taşınmazda davalıların 7/15 ve 3/15 oranında paydaş oldukları, muris A..'nin 283 ada 9 parsel sayılı taşınmazdaki 35/56 payını davalı Esma'ya 28.6.1995 tarihinde satış suretiyle, 89 ada 7 parsel sayılı taşınmaz kadastrodan önce (3.4.1972 tarih ve 2 sıra nolu kayıtla) ölünceye kadar bakım akti ile davalı B..'e temlik ettiği, murisin kadastrodan sonra 30.7.1995 tarihinde vefat ettiği anlaşılmaktadır.Mahkemece, davalılara miras bırakan tarafından satış suretiyle temlik edilen 283 ada 9 parsel ve 99 ada 16 parsel sayılı taşınmazlar yönünden, yapılan temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu, 1.4.1974 tarih ½ Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca yapılan soruşturma sonucu belirlenmek ve bu olgu benimsenmek suretiyle davanın kabul edilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Bu yöne, değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine. Tarafların, öteki temyiz itirazlarına gelince; Davalı Behçet'e 7 parsele revizyon gören 3.4.1975 günlü ve 2 sıra nolu tapuda kayıtlı taşınmazın miras bırakan tarafından ölünceye kadar bakım akti ile temlik edildiği, dosyada dinlenilen tanık beyanlarına göre de davalının miras bırakana karşı bakım borcunu yerine getirdiği ve ölünceye kadar bakım akti'nin ivazlı akitlerden olduğu gözetildiğinde, temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğundan sözedilemeyeceğinden anılan taşınmaza yönelik davanın kabul edilmiş olması doğru değildir.Yine, davalılara bağışlanan ve 96 ada 5 parsele revizyon gören (kadastro öncesi 5.4.günlü 1972 günlü ve 3 sırada kayıtlı taşınmaza ilişkin ve gizli bağış iddiasına dayalı 24 ada 1 parsel sayılı taşınmaz yönünden davacının tenkis isteğine yönelik hükme yeterli bir araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Bilindiği üzere; tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (tebberru) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul;miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür.Tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler ile, iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bir aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tesbiti gerekir. (MK.565) Miras bırakanın Medeni Kanunun 564. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre, icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve subjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belilenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez. Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya Medeni Kanunun 565. maddesinin 1,2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken Medeni Kanunun 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirascılardan ise aynı kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir. Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (SABİT TENKİS ORANI) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (MK.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir. Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihinin kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı uyarınca sür'atle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, tercih hakkının kullanıldığı gündeki fiatlara göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak NAKTİN ödetilmesine karar verilmelidir. Hal böyle olunca, davalı Behçet'e ölünceye kadar bakım akti ile temlik edilen 89 ada 7 parsel sayılı taşınmaza yönelik muvazaaya dayalı tapu iptal, tescil ve tenkis isteğinin reddine, bağış suretiyle davalılara temlik edilen taşınmaz ile gizli bağış suretiyle edinildiği iddia edilen taşınmaz yönünden, tenkis konusunda (iptal-tescil davasına konu edilen ve kabulüne karar verilen taşınmazlarda dikkate alınarak) hükme yeterli bir araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken açıklanan hususlarda eksik soruşturma ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Tarafların, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.11.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.