Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 11231 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 9147 - Esas Yıl 2006
MAHKEMESİ: GEYVE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 06/07/2005NUMARASI: 2000/94-151Taraflar arasında görülen davada;Davacı, miras bırakanı M. Ö. ’ün mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak dava konusu parsel sayılı taşınmazlarını ölünceye kadar bakma aktiyle davalıya temlik ettiğini ileri, sürerek tapuların iptaliyle miras payları oranında miras bırakanın mirasçıları adına tescili isteğinde bulunmuşlardır.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR-Dava muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden toplanan delillerden, miras bırakan M. Ö. ’ün dava konusu taşınmazlarını 13.7.1992 tarihinde ölünceye kadar bakma aktiyle davalı damadı H. K. ’a temlik ettiği görülmektedir.Davacı anılan temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu iddiasıyla tapuların iptaliyle muris adına tescili isteğinde bulunmuştur.Bilindiği üzere;elbirliği (İştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur. Medeni Kanunun 701-703 maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin ( ortaklığın ) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan herbirinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, Medeni Kanunun 701 maddesinde (... Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir.Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.) biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (İştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır. Medeni Kanunun 702/2 maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, nevarki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir. (ll.l0.982 tarih l982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı) Nitekim bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir. Somut olayda elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet sözkonusu olup davada tüm mirasçılar yer almamış, mirasçılardan N. ve S. dava dışıdır.Öyleyse terekenin davada temsil edildiği söylenemez.Hal böyle olunca, davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması yada miras şirketine Medeni Kanunun 640. madddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir. Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına 16.11.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.