MAHKEMESİ: ADIYAMAN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 26/05/2011NUMARASI: 2010/672-2011/314Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın, muhdesat ve kaim bedeli olarak belirlenen 1.635.56.-TL'nin davalıya ödenmesine ilişkin olarak verilen karar davalı M. A. mirasçısı olan C. A.tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Hükmüne uyulan bozma ilamında uyuşmazlığın niteliği vurgulanmak suretiyle izlenmesi gereken yol açıkça belli edilmiştir.Bozmaya uyulmuş olmakla taraflar lehine usulü kazanılmış hak oluştuğu kuşkusuzdur.Mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen bu temel usul kuralı gözardı edilerek gereği yerine Getirilmemiştir.Şöyleki; İmar uygulaması sonucunda 1681 ada, 3 parsel sayılı taşınmazda yer alan binanın 67,65 m2'si 1681 ada, 7 parsel sayılı taşınmaz içinde kalmıştır. Yerel Mahkemenin ilk kararında üç ayrı rapor alınmıştır. 27.10.2008 tarihli inşaat mühendisi tarafından düzenlenen ilk raporda, taşkın binanın taşan bölümünün değeri belirlenip, yıpranma payı düşürüldükten sonra değerinin 10.580,46 TL. olduğu belirtilmiş, 24.02.2009 tarihli aynı bilirkişiden alınan ikinci raporda; binanın taşan bölümün??n bedelinin 2.475,99 TL. olduğu kabul edilmiş, bozma öncesi düzenlenen ve hükme esas alınan 02.11.2009 tarihli son raporda ise; emsal irdelemesi yapılmak suretiyle taşkın binanın tamamının 4.706,03 TL. değerinde olduğu belirtilmiştir.Söz konusu karar dairece; “mahkemece alınan bilirkişi raporları arasında bedelin tespiti yönünden çelişkiler bulunduğu, çelişki giderilmeden, binanın bedeli tespit edilmeden karar verilmesinin doğru olmadığı” gerekçesiyle bozulmuştur.Mahkemece bozmaya uyulmasına karşın bozma gerekleri yerine getirilmemiş ve yeniden tek kişilik bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bozma sonrası alınan raporda da, binanın niteliği, taşkın kısmın yıkılması halinde kalan kısmın yıkılıp yıkılmayacağı, kullanılıp kullanılmayacağı hususlarına yer verilmemiştir.Öte yandan; ilk hükümde bina bedeli olarak 4.706,03 TL. bedelin davalıya ödenmesine karar verildiği ve bu hükmün davacı tarafından temyiz edilmediği halde, davalının aleyhine olacak şekilde daha az bedele hükmedilmesi doğru bulunmamıştır.Hal böyle olunca; üç kişilik bilirkişi kurulu ile yerinde keşif yapılarak, binanın niteliği, taşan kısmın yıkılması halinde kalan kısımların yıkılıp yıkılmayacağını içerir ve önceki raporlar arasındaki çelişkiyi giderir biçimde rapor alınması, ayrıca 4706,03 TL. üzerinden davalı lehine kazanılmış hak oluştuğuda gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde karar veilmesi doğru bulunmamıştır.Davalının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.