Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11206 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 7667 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ: BÜYÜKÇEKMECE 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 14/09/2010NUMARASI: 2007/226-2010/956Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi .. raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava; sahtecilik hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, sahtecilik olgusu belirlenmek suretiyle, davalılardan H. A.., N. Ç.., R. Ş., E. Y.. ve F.D.. hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine, diğer davalılar hakkındaki davanın iyiniyetli olmadıklarının kanıtlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; 28.8.1998 tarihinde noterde düzenlenen vekaletname ile davacı C.'in dava dışı R.D..'yi vekil tayin ettiği, aynı tarihte ve çok yakın tarihlerde çekişme konusu taşınmazlardaki payların anılan vekaletname kullanılarak öncelikle dava dışı E..'a, sonrasındada davalılara satış suretiyle temlikler yapıldığı anlaşılmaktadır.Davacılar, çekişmeye konu taşınmazlardaki payların davacı S..'nın öldüğü yönünde sahte kayıt oluşturmak ve C.. adına sahte vekaletnameler düzenlemek suretiyle tapuda yapılan usulsüz intikaller sonucu davalılar adına tescillerin sağlandığını ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.Bilindiği üzere; tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplam düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır. Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi, hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır. Bu nedenle yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyi niyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir.Nitekim bu görüşten hareketle "kötü niyet iddiasının def'i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğin den (resen) nazara alınacağı ilkeleri 8.ll.l99l tarih l990/4 esas l99l/3 sayılı İnançları Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşlerde aynı doğrultuda gelişmiştir.Somut olaya gelince, mahkemece çekişmeli taşınmazların intikallerine ve imar uygulamasına ilişkin evraklar ile ilk intikallerin sahte belgelerle yapıldığına ilişkin emsal dosyalardaki belgeler toplanılmış, keşfen değer tespiti yapılarak değerler arasında aşırı fark olduğu saptanmıştır. Ne var ki, son kayıt maliklerinin iyiniyetli olup olmadığı yönünde başkaca bir araştırma yapılmamış, yeterli tanık dinlenilmemiş, ayrıca dosya içeriğinden olaylarla ilgili olarak açıldığı anlaşılan Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2007/227 esas sayılı dava dosyası yeterince değerlendirilmemiştir.O halde, hakkında feragat edilmeyen diğer davalılar yönünden yukarıda değinilen ilkeler gözetildiğinde yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olduğu söylenemez. Hal böyle olunca; eksik tahkikat ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı yasanın geçici 3. maddesi delaleti ile 1086 sayılı HUMK.nun 428 maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.07.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.