MAHKEMESİ: HATAY 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 22/11/2012NUMARASI: 2011/448-2012/552Yanlar arasında görülen tapu taydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi .. raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, tapu kaydındaki yüzölçümün düzeltilmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 129 parsel sayılı taşınmazın 246061/47900160 payının davacı adına, geri kalan payların ise dava dışı birçok kişiye ait olduğu kayden sabittir.Davacı, anılan taşınmazdaki payın eksik yazıldığını ileri sürerek payın düzeltilmesi isteği ile Tapu Sicil Müdürlüğü aleyhine eldeki davayı açmıştır.Bilindiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 382/1 maddesinde; “Çekişmesiz yargı, hukukun mahkemelerce, aşağıdaki üç ölçütten birine veya birkaçına göre bu yargıya giren işlere uygulanmasıdır” hükmüne yer verilmiş; bu ölçütler ise ilgililer arasında uyuşmazlık olmayan haller, ilgililerin ileri sürebileceği herhangi bir hakkın bulunmadığı haller ve hakimin re’sen harekete geçtiği haller olarak ifade edilmiştir.Kanunda çekişmesiz yargı işlerinin neler olduğu önce genel çerçevesi belirlenerek, daha sonra da mümkün olduğunca sayılarak belirtilmiştir. Ancak bu sayma sınırlı olmadığından yasa maddesinde sayılmayan fakat çekişmesiz yargı ölçütlerini taşıyan diğer işlerin de çekişmesiz yargı işi olarak kabulü gerekir. Yani, 382. maddede sayılmamakla beraber çekişmesiz yargının ölçütlerinden birini veya birkaçını taşıyan bir iş de çekişmesiz yargı işi olarak değerlendirilebilir.Somut olaya gelince; çekişme konusu taşınmazın kadastro sonucu 9.3.1933 tarihinde davacının kök murisi Y. oğlu Ş.. adına 800/2400 payın tescil edildiği, 20.10.2000 tarihinde intikal suretiyle davacının iştirak halinde malik olarak adına sicil kaydının oluştuğu, bu tarihten sonra diğer ortaklardanda miras yolu ile başka intikallerin olduğu ve davacının paylar satın aldığı, 3.4.2006 tarihinde ise paylı mülkiyete geçilerek 1970671/47900160 oranında davacının paydaş kılındığı, 2.8.2011 tarihinde ise dava dışı kişiye pay satarak en son tapu kaydında görülen oranda paydaş bulunduğu anlaşılmaktadır.Bilirkişiden alınan rapor göre, elbirliği halinde mülkiyetten paylı mülkiyete geçerken davacının payının 922521600/15328051200 oranında, dava dışı kişiye yapılan satıştan sonra en son 370646400/15328051200 oranında payının olması gerektiği sonucuna ulaşılarak mahkemece davacının payının anılan oranda düzeltilmesine karar verilmiştir.Bu durumda, davacının tapu kaydındaki mevcut payının karşılığı 214,01 m2 lik miktara karşılık gelmesine rağmen, düzeltme sonucu bu miktar1.007,43 m² ye ulaşmıştır.O halde, mülkiyet nakline neden olacak bir davanın çekişmesiz yargı olarak değil, paydaşlar arasında tapu iptal ve tescil davası olarak görülmesi gerektiği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik taraf teşkili ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı yasanın geçici 3. maddesi delaleti ile 1086 sayılı HUMK.nun 428 maddesi gereğince BOZULMASINA, 03.07.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.