Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11150 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 9462 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ : GAZİOSMANPAŞA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 01/05/2007NUMARASI : 2006/143-2007/96Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden paydaşı bulunduğu kadastral parselin imar uygulamasına tabi tutulması üzerine kendisine 3459 ada 4 parselden 52/176 pay verildiğini, ancak binasının davalı adına kayıtlı 10 no’lu imar parselinde kaldığını, idari işlemin iptali için açtığı davanın kabul edilerek imar uygulamasının iptal edildiğini ileri sürüp davalı adına kayıtlı 3459 ada 10 parselin tapu kaydının iptali ile eski hale iadesine ve adına tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalı H...birleşen davasında, kayden maliki olduğu 3459 ada 10 parsel sayılı taşınmaza komşu 4 parseldeki gecekondunun tecavüzlü olduğunu ileri sürüp elatmanın önlenmesi ve yıkım isteyerek, tapu iptal ve tescil davasının reddini savunmuştur.Davalı Belediye Başkanlığı, bölgede yeniden imar uygulaması yapılacağını, bu hususun bekletici mesele yapılmasını, davaya sebebiyet vermediğini bildirip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, dava konusu taşınmazın oluşumuna esas imar uygulamasının idari yargıca iptal edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davalı H... A... ve davalı Gaziosmanpaşa Belediye Başkanlığı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, tapu iptal-tescil, birleşen dava çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve HUMK.nun 376. maddesine göre; son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin; aynı yasanın 388. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 389. maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Nevarki, uygulamada söz konusu yasanın 38l. maddesinin son fıkrasının getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır. İşte bu gibi hallerde HUMK.nun 389. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. maddesi ile HUMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz. Değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek kısa kararda, davanın kabulü ile, iptal edilen imar uygulamasına göre taşınmazın eski hale iadesine değinildiği halde, gerekçeli kararda, davanın kabulü ile, iptal edilen imar uygulamasına göre 3459 ada 10 parselde 52 m2'lik davalı adına olan hissenin iptaline ve taşınmazın eski hale iadesine, 3459 ada 4 nolu parselin 52/176 hissesinin davacı A...K...adına tapuya tesciline demek suretiyle kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir. Hal böyle olunca, hükmün l0.4.l992 gün, l992/7 Esas, l992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlerden geri verilmesine, 21.11.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.