MAHKEMESİ : ALANYA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 18/12/2012NUMARASI : 2001/254-2012/1022Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın 2596 ve 2576 parseller bakımından muvazaa olgusu benimsenerek pay oranında iptal ve tescile, diğer parsel bakımından saklı payın ihlal edildiği gerekçesi ile tenkise ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.Mahkemece, dava konusu 2596 ve 2576 parsel sayılı taşınmazlar bakımından muvazaa olgusu benimsenerek iptal ve tescile, 562 parsel sayılı taşınmaz bakımından ise tenkise karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delilerden; miras bırakan D..'ın kayden paydaşı olduğu 562 parseldeki payının tamamını bağış suretiyle, 2576 parseldeki payının tamamını da satış suretiyle oğlu olan davalılar M. ve H.'e, kayden maliki olduğu 2596 parseli ise davalı M...'e satış suretiyle temlik ettiği, 06.04.2000 tarihinde öldüğü, geriye dava dışı B. isimli çocuğu ile davanın tarafı olan çocuklarının kaldığı, davalı M..in 562 parselde edindiği payın tamamı ile 2596 parselde edindiği payın ½ sini eşi olan davalı I.'a bağışlayarak, 2596 parselde kalan payını ise kardeşi davalıya satarak temlik ettiği, davalı H.'in 562 ve 2596 parsellerde edindiği payın tamamını ara malik vasıtasıyla eşi olan davalı ..'ye devrettiği, davalı I..'ın 562 parselden imar uygulaması ile oluşan 680 ada 1 ve 681 ada 1 parsellerin tamamında, 381 ada 1 parselin 153/97630 payında malik olduğu, davalı E..'nin ise 680 ada 2 ve 679 ada 2 parselin tamamında, 381 ada 1 parselin 108/9760 payında malik olduğu, dava konusu 2576 parsel ile 2596 parselden oluşan 151 ada 1 parselde kat irtifakı kurulduğu, hükmün davalılar vekili tarafından temyiz edildiği anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki; dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle, miras bırakanın 2596 ve 2576 parsel sayılı taşınmazları davalılara satış suretiyle yaptığı temliklerin mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı oldukları saptanmak suretiyle bu parseller bakımından iptal tescile, keza miras bırakanın 562 parseldeki payının tamamını da saklı payı zedeleme kastıyla davalılara bağışlayarak devrettiği belirlenmek suretiyle bu parsel bakımından tenkise karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalıların, işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Bilindiği üzere; mirasçılık ve mirasın geçişi miras bırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir (4722 s.Y. 17.md.) Miras bırakan 1.1.2002 tarihinden önce ölmüşse 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin, 1.1.2002 tarihinden sonra ölmüşse 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun ilgili hükümleri uygulanır.Tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (tebberru) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul;miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür. Tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler ile, iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin 743 sayılı Yasa uygulanacaksa bir aylık 4721 sayılı Yasa uygulanacaksa 3 aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tesbiti gerekir. (MK.565) Miras bırakanın Medeni Kanunun 564. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve subjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedelenen kastının varlığından söz edilemez. Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya Medeni Kanunun 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken Medeni Kanunun 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir. Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (SABİT TENKİS ORANI) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (MK.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir. Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihinin kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı uyarınca sür'atle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, karar tarihindeki fiatlara göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak NAKTİN ödetilmesine karar verilmelidir. Somut olaya gelince, mahkemece en son 05.06.2012 tarihli bilirkişi raporu ile sabit tenkis oranı hesaplatılmış ise de gerekçeli kararda bilirkişi raporuna itibar edilmeyip mahkeme hakimi tarafından yapılan hesaplamaya göre yeni bir sabit tenkis oranı belirlenmiştir. Mahkeme bilirkişi raporuna itibar etmiyorsa yeni bir inceleme yaptırmalıdır.Taraflar ile Yargıtay denetimine elverişli şekilde yeniden bilirkişi raporu alınarak sonucu uyarınca karar verilmesi gereklidir.Kabule göre de, çekişme konusu taşınmazın sabit tenkis oranında değerinde azalma meydana gelmeksizin bölünmesinin mümkün olup olmadığı belirlenmeden davalılara tercih hakkının kullandırılması doğru olmadığı gibi tenkis davalarında, davalılar arasında mecburi dava arkadaşlığı olmadığından davalıların herbiri için belirlenecek miktarda yargılama giderlerinden sorumlu tutulmalarına karar verilmesinin düşünülmemesi de doğru değildir.Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilke ve olgular gözetilerek, hasıl olacak sonuca göre usulü kazanılmış haklar da dikkate alınıp bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir. Davalılar vekilinin temyiz itirazları yerindedir kabulü ile; hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02.07.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.