MAHKEMESİ : AFŞİN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 16/02/2006NUMARASI : 2003/138-41Taraflar arasında görülen davada;Davacı, miras bırakanı babası A. ’e ait . ada . parsel sayılı taşınmazdaki dava dışı kardeşi M. E ait payı satış vaadi sözleşmesiyle satın aldığını ve kesinleşen mahkeme kararıyla bu payın adına tesciline karar verildiğini, karar kesinleşmeden tapu siciline şerh verilemeyeceği bildirildiğinden tapu müdürlüğüne verdiği dilekçe ile parselin meşruhat hanesine kurşun kalemle şerh düşüldüğünü, davalının bu durumu bilerek taşınmazı sonradan satın aldığını ve iyi niyetli olmadığını ileri sürerek, tapu kaydının iptaliyle tescil isteminde bulunmuştur.Davalı, tapu kaydına güvenerek iyi niyetle taşınmazı satın aldığını, Şuf’a hakkının kullanılması ihtimaline karşı paydaşlara tebligat gönderdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davalının kötü niyetli olduğunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddi’ne karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma istemi yargılama masrafı olmadığından reddedilerek, gereği görüşülüp düşünüldü-KARAR-Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden . ada . parsel sayılı, paylı mülkiyet üzere olan çekişme konusu taşınmazda dava dışı kişilerle birlikte kayden davalının da paydaş olduğu anlaşılmaktadır.Davacı, çekişme konusu payı 31.5.1999 tarihinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile davalı H.in bayii olan kardeşi M. G. Den satın aldığını, açtığı ferağa icbar davası sonunda M. Üzerindeki kaydın iptal edilerek adına tesciline karar verildiğini ve kararın yargısal denetimden geçmek suretiyle kesinleştiği, buna karşın M.dava devam ederken payını davalı H. Y. sattığı anlaşılmaktadır.Gerçektende davalının bayii olan M. 'in miras payını davacıya 31.5.1999 tarihli gayrımenkul satış vaadi sözleşmesi ile sattığı sicilin intikaline yaraşmadığı için açılan ferağ icbar davasının Afşin Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 17.12.2002 tarih ve 2002/516 esas, 2002/515 karar sayılı kararı ile kabul edildiği ve Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin onama kararı ile kesinleştiği, böylece, Türk Medeni Kanununun 705.maddesi uyarınca, çekişme konusu payın mülkiyetine davacı G.n sahip olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, davalı H.'in ise anılan dava devam ederken taşınmazı 31.1.2003 tarihinde kayden satın alma suretiyle edindiği sabittir. Davalı H. kayden edindiği tarihte sicilin beyanlar hanesinde çekişmeli taşınmazla ilgili olarak "sulh hukuk mahkemesinde davalıdır" şerhinin bulunduğu, ayrıca resmi akit tablosuna da bu şerhin yansıtıldığı tartışmasızdır. Hemen belirtilmelidir ki Türk Medeni Kanununun 1020.maddesinde öngörülen sicilin aleniyetine güvenerek edinen kişinin koşulların varlığı halinde ediniminin Türk Medeni Kanununun 1023.maddesi gereğince korunacağı açıktır.Ne varki, çekişme konusu pay ile ilgili sicilde davalıdır şerhi bulunduğu halde davalının anılan payı edinmesinde iyiniyetli olduğunun kabulüne olanak yoktur. Kaldı ki Mehmet ile davalı H. in kardeş oldukları, H. n Türk Medeni Kanununun 1024.maddesi hükmü gereğince tescil hükmünün varlığını bilebilecek konumda olduğu kuşkusuzdur.Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hükmü kurulmuş olması doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir, kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.11.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.