Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11069 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 7729 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ : GAZİANTEP 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 30/11/2006NUMARASI : 2004/415-2006/485Taraflar arasında görülen davada;Davacı, vasi M... B.’un hukuki ehliyete haiz olmadığı dönemde 1 parsel sayılı taşınmazı davalılar G..e ve B..’e satış yoluyla temlik ettiğini, anılan davalılara karşı açılan tapu iptali ve tescil davasının Gaziantep 4.Asliye Hukuk Mahkemesince 2000/901 esas, 2002/845 karar sayılı kararı ile kabul edilip, kararın kesinleştiğini,ancak bu davanın yargılaması sırasında taşınmazın diğer davalıya temlik edildiğini,davalı M..’in iyi niyetli olmadığını ileri sürüp tapu kaydının iptali ile M.. Boz adına tesciline,olmadığı taktirde taşınmaz bedelinin davalılar G... ve B..den tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı M.., dava konusu taşınmazı bedelini ödeyerek satın alıp üzerine bina yaptığını, halen taşınmazı kullandığını, diğer davalılar, dava konusu taşınmazın kendilerine temliki tarihinde davacının ehliyete haiz olduğunu, temlikten sonra vesayet altına alındığını, taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldıklarını, sebepsiz zenginleşmenin söz konusu olmadığını, asıl davacı sebepsiz zenginleştiğinden 4.930.00.-YTL üzerinden takas talep ettiklerini belirtip davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, Gaziantep 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/901 esas, 2002/845 karar sayılı kararı ve dosya kapsamına göre iddianın kanıtlandığı gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, davalıların takas taleplerini reddine karar verilmiştir.Karar, davalılar B... ve M.. tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 20.11.2007 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden Bekir Akın vekili Avukat Z..A...geldi, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden vekili avukat ile temyiz edilen vekili avukat gelmedi, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava, ehliyetsizlik ve muvazaa hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Toplanan delilerden ve tüm dosya içeriğinden, 4098 ada 1..parsel davacıya aitken, 70/173 payını 14.06.2000 tarihinde davalı G...ye, kalan 103/173 payını da diğer davalı B...e satış suretiyle temlik ettiği 18.11.2000 tarihinde ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı olarak açılan dava sonunda, Adli Tıp 4. İktisas Kurulundan alınan rapor ile akit tarihlerinde davacının hukuki ehliyete haiz olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin olarak verilen 2000/901-2002/845 sayılı kararın, Daireden de geçmek suretiyle 01.07.2003 tarihinde kesinleştiği, ancak anılan davanın yargılaması sürerken taşınmazın 07.06.2002 tarihinde davalı M.. yine satış suretiyle devredildiği anlaşılmaktadırHemen belirtilmelidir ki, hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları,dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle,alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla Medeni Kanunun 2.maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988 ve 989, tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023.maddesinin özel hükümleri getirilmiştir.Öte yandan bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır.İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış,iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş,değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarakta tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur. Belirtilen ilke Medeni Kanunun 1023.maddesinde aynen "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan 3.ncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024.maddenin 1.fıkrasına göre "Bir ayni hak yolsuz olarak tesçil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3.ncü kişi bu tesçile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür.Ne varki; tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma,toplam düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin,iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır.Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi, hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır.Bu nedenle yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişi lerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta,şeklen iyi niyetli gözükeni değil,gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması,bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Nitekim bu görüşten hareketle "kötü niyet iddiasının def'i değil itiraz olduğu,iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğin den (resen) nazara alınacağı ilkeleri 8.11.1991 tarih 1990/4 esas 1991/3 Sayılı İnançları Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşlerde aynı doğrultuda gelişmiştir. Somut olayda ise; değinilen yönde bir araştırma yapılmamış, son el M..n iyiniyetli olup olmadığı üzerinde durulmamıştır.Hal böyle olunca yukarıdaki ilkeler uyarınca davalı M...'in iyiniyetli olup olmadığının araştırılması yanların bu yönde bildirecekleri tüm delillerin toplanması, toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir. Davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 500.00.-YTL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına ve alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.11.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.