Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11055 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 13033 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ: HENDEK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 11/09/2009NUMARASI: 2008/166-2009/338Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 95 ada 11 parsel sayılı taşınmazın davacı adına kayıtlı olduğu, komşu aynı ada 1 sayılı parselin ise paylı mülkiyet üzere olup, davalının dava dışı kişiyle birlikte kayden paydaş bulunduğu; mahkemece yapılan uygulama sonucu 1 sayılı parseldeki araç yıkama yağlama tesisinin çekişmeli 11 parsel sayılı taşınmaza taşkın yapıldığı anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki; eldeki dava, dava dilekçesinde istenilen ecrimisil miktarı üzerinden harçlandırılarak açılmış, elatmanın önlenmesi ve yıkım istekleri yönünden ise herhangi bir değer belirtilmemiş ve yargılama sırasında da anılan talepler bakımından dava değeri belirlenerek harcın tamamlanması cihetine gidilmemiştir. Oysa, iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür bir davada, HUMK'nun 413 ve 492 Sayılı Harçlar Kanununun 16.maddesi uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın elatılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil toplamından elatmanın önlenmesi isteğinin yanında yıkım isteği de varsa dava değeri elatılan yerin değeri ile yıkımı istenilen yapı değerinin toplamından (4.3.1953 tarih 10/2 Sayılı İ.B.K.) ibaret olacağı kuşkusuzdur. Başka bir ifade ile, elatmanın önlenmesi davaları Harçlar Yasasının 16. maddesi uyarınca nispi harca tabi olup, harç ikmali yapılmadan davanın sürdürülmesi olanaksızdır.Öte yandan, Harçlar Kanunu harç alınması veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış, değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re'sen) gözetilmesini ve harcın yatırılmaması halinde de ne gibi bir mukteza tayin edileceğini 30.ve 32.maddelerinde hükme bağlamıştır.Öyleyse, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteği bakımından harcın tamamlanması konusunda davacıya önel verilmesi; harç yatırıldığı takdirde, bu kez yıkım istekli davalarda tüm kayıt maliklerinin yer almaları zorunlu olup, 1 parsel sayılı taşınmazın davalı dışındaki paydaşının da davada yer almasının sağlanması ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, anılan hususlar göz ardı edilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Diğer taraftan davalı kiracılık savunmasında bulunmuştur.Bilindiği üzere; özel yasa hükümleri saklı kalmak koşuluyla, gerek taşınır gerekse taşınmaz mallara ilişkin kira sözleşmelerinin geçerli olması hiçbir biçim koşuluna bağlı değildir.Kira sözleşmeleri yazılı veya sözlü yapılabileceği gibi zımni (üstü kapalı) olarakta vucuda getirilebilir. Yeterki taraflar kira sözleşmesinin esaslı unsurlarında anlaşmış olsunlar. Nitekim bu kural l8.3.l942 tarih 37/6 sayılı inançları birleştirme kararında açıkça vurgulanmıştır. Ne varki, kira ilişkisi bir hukuki fiil (vakıa) değil, bir hakkın doğumuna, değiştirilmesine veya ortadan kaldırılmasına neden olma niteliği itibariyle bir hukuki işlem (muamele)dir. Bu nedenle, dava değeri 40.-YTL yi aşan (23.6.1996 gün ve 4146 sayılı Yasa uyarınca) sözleşmeler hakkında tanık dinlenilebilmesine olanak tanımayan HUMK.’nun 288.maddesi 21.7.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5219 Sayılı Yasanın 2/b maddesi ise değiştirilmiş ve tanıkla ispat yasağı 400.-YTL’nin üzerine yükseltilmiştir. Bu oran, 5219 ve 5236 Sayılı Yasalara göre yapılan katsayı artışı sonucu 2006 yılı itibari ile 430.-YTL, 2007 yılında 460.-YTL, 2008 yılında ise 490.-YTL olmuştur. Bu düzenlemeye göre, bu miktarın üzerindeki sözleşmeler hakkında tanık dinlenmesine olanak yoktur. Kira sözleşmesinin varlığı ancak, yazılı delille ispat edilebilir. Hemen belirtilmelidir ki, sözü edilen miktar, yıllık kira tutarına bakılarak belli edilir. Sözlü kira sözleşmesi kurulduğu yolundaki savunmanın, ilgilisine (davalıya yada davalılara) yemin teklif etme hakkı verebileceği; ayrıca HUMK.nun 292. ve 293.maddelerinde değinilen ayrıcalıklarında gözetilmesinin gerekeceği kuşkusuzdur. O halde, yukarıda değinilen hususlar da gözetilmek suretiyle toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması da isabetsizdir.Davacı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.