MAHKEMESİ : BİSMİL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 08/06/1995NUMARASI : 1990/5-1995/219Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar Z., A., M.Ş., A. ve B.tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, yolsuz tescil nedeniyle tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillere göre, dava konusu 4 parsel sayılı taşınmazın tamamı ile 35 ve 58 sayılı parsellerin ½’er payları tapulama suretiyle ölü H. oğlu H. mirasçıları adına kayıtlı iken, 19.10.1967 tarihinde intikal ve alım ile Ş. A..adına tescil edildiği, bilahare, adı geçenin 4 parsel sayılı taşınmazın ¾ payı ile diğer taşınmazlardaki maliki olduğu payların yarısını 20.10.1967 tarihinde M. B.’ya satış şeklinde devrettiği; davacı Hazine tarafından açılan dava sonucu verilen Bismil Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 20.12.1977 tarih ve 1963/103 esas, 1977/207 karar sayılı “H. oğlu H.’ın veraset ilamının iptali ile verasetin hazineye aidiyetine” ilişkin karara dayalı olarak Hazinece bu kez Ş. ve M. aleyhine çekişmeli parseller hakkında 14.04.1981 tarihinde yolsuz tescil nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davası neticesinde de, M.hakkındaki davanın dava tarihinden önce ölmüş olduğu gerekçesiyle reddine, Ş. hakkındaki davanın kabulüne dair verilen aynı Mahkemenin 25.04.1989 gün ve 1986/19 esas, 1989/88 karar sayılı ilamının deracattan geçmek suretiyle kesinleştiği; bu arada çekişmeli taşınmazlardaki M.paylarının 29.01.1986 tarihinde mirasçılarına intikal ederek aynı gün 4 sayılı parseldeki ¾ payın davalı M. Ş.A.’a, aynı gün 58 sayılı parseldeki ¼ payın ve 31.01.1986 tarihinde de 35 sayılı parseldeki ¼ payın davalı M.N.T.’e satış şeklinde devredildiği; davalı M.N.’in 58 sayılı parseldeki ¼ payı 03.02.1986 tarihinde davalılar Z.ve A.’a aynı biçimde aktardığı; davalı M.Ş.’in de 4 sayılı parselde bir kısım payı üzerinde bırakarak kalan paylarını diğer davalılara satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.Davacı Hazine; “sahte ilmuhabere dayalı olarak alınan veraset ilamı gereğince intikal ve temlik işlemlerinin yapıldığını, Ş. aleyhinde açılan dava sonucu yolsuz tescil olgusu belirlenerek verilen iptal ve tescil kararının kesinleştiğini, ancak Ş.’un M.’a temlik ettiği ve bilahare el değişiklikleri neticesinde davalılar adına kayıtlı paylar bakımından da, davalıların yolsuz tescili bildiklerini” ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Hemen belirtilmelidir ki, mahkemece yapılan araştırma ve inceleme sonucunda, davalıların yolsuz tescili bilen ya da bilmesi gereken kişi konumunda bulundukları belirlenmek ve benimsenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalılar Z., A., A., B.ve M.Ş.’in bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.Ancak; noksanın tamamlanması yoluyla getirtilen tapu kayıtlarından, karar tarihinden sonra davalı M.Şefik’in çekişmeli 4 parsel sayılı taşınmazdaki bir kısım payını dava dışı Nezir ile Mehmet Şah oğlu Hasan’a, Nezir’in de oğlu Hasan’a satış suretiyle temlik etikleri; davalı Halil’in payının ise 27.05.2011 tarihinde mirasçılarına intikal ettiği ve Abdulkadir dışındaki mirasçıların paylarını Yağmur Akgün’e devrettikleri görülmektedir.Bilindiği üzere, dava açıldıktan sonrada sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanın da doğal bir sonucudur. Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş 1086 Sayılı HUMK.nun l86.maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usulü işlemler düzenlenmiştir.Söz konusu madde hükmüne göre iki taraftan biri dava konusunu (müddeabihi) bir başkasına temlik ettiği takdirde diğer taraf seçim hakkını kullanmakta dilerse temlik eden ile olan davasını takipten vazgeçerek davayı devralan kişiye yöneltmekte, dilerse davasına temlik eden kişi hakkında tazminat davası olarak devam edebilmektedir. 01.11.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK.nun 125. maddesi ile de aynı ilke benimsenmiştir. O halde, 6100 sayılı HMK.nun 125. maddesi gözetilerek işlem yapılması ve ondan sonra bir karar verilmesi gerekeceği açıktır.Davalılar Z., A., A., B. ve M.Ş.’in bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.