MAHKEMESİ : EMİRDAĞ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 19/06/2013NUMARASI : 2011/377-2013/349Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 107,129,131,487 ve 682 parsel sayılı taşınmazların davacıların babaları olan miras bırakanları Tahsin adına kayıtlı olduğu,davacılar Ramazan,Ali,Cevahir ve Elif dışında müdahil Alişan ile dava dışı Bekir'in paydaş bulunduğu, davalı Veli'nin taşınmazlarda kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı; davacıların, taşınmazları hiçbir haklı neden olmaksızın ekip biçmek suretiyle yıllardır amcalarının oğlu olan davalı tarafından kullanıldığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve dava tarihinden geriye dönük beş yıllık toplam 5.000,00 TL (ıslah ile birlikte 7.500,00 TL) ecrimisil isteğiyle eldeki davayı açtıkları,davalı ise, çekişmeli taşınmazları davacıların annesi olan diğer paydaş Gülsüm ile yaptığı ortakçılık (yarıcılık) sözleşmesine dayalı olarak ve davacıların bilgisi dahilinde 2007 yılından itibaren kullandığı, paylarına isabet eden bedeli de Gülsüm'e verdiği,Gülsüm'ün de 23.04.2011 tarihinde ölümü ile taşınmazları terk ettiği savunmasında bulunduğu anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki, davalının taşınmaz paydaşlarından biri ile yaptığını bildirdiği ortakçılık (yarıcılık) sözleşmesinde pay ve paydaş çoğunluğuu bulunmadığı için bu sözleşmeye değer verme olanağı bulunmadığı gibi paydaş olan davacıların sözleşmeye açık yada sözleşme bedelinden paylarını almak suretiyle zımni muvafakat verdikleri de saptanabilmiş değildir.Bu durumda; davalının taşınmazı kullanmasının haklı ve geçerli bir nedeninin bulunduğu söylenemez.Öte yandan, ecrimisile ilişkin olarak davanın kabul edilmiş olmasında da kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Ne var ki, davalının, davacıların annesi Gülsüm'ün 23.04.2011 tarihinde ölümü ile taşınmazları terk ettiği savunması üzerinde durulmamıştır.Şöyle ki, Emirdağ Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/20 D.İş sayılı tespit dosyasında yapılan 27.06.2011 tarihli keşif neticesinde kadastro ve ziraat bilirkişi tarafından tanzim edilen raporlarda "dava konusu 107 ve 487 parsel sayılı taşınmazların sürülü olmadığı,129,131 ve 682 parsel sayılı taşınmazlarda ise arpa ekili olduğu" bildirilmiş;tespit dosyasında keşif mahallinde tanık olarak dinlenen eldeki davanın davacılarından Ramazan tarafından da 107 ve 407 parsel sayılı taşınmazların davalı tarafından artık kullanılmadığı kabul edilmiş;mahkemece yapılan 16.07.2012 tarihli keşif neticesinde kadastro ve ziraat bilirkişi tarafından tanzim edilen raporlarda da "dava konusu taşınmazların sürülü olmadığı" tespit edilmiş ve keşif mahallinde dinlenen tanıklar tarafından da taşınmazların 2011 yılının hasat zamanına kadar davalı tarafından kullanıldığı bildirilmiştir. Hâl böyle olunca, tespit dosyasında davacı Ramazan'ın da kabulünde olduğu üzere 107 ve 487 parsel sayılı taşınmazlar yönünden dava açılmadan önce davalı tarafından müdahaleye son verildiği anlaşılmakla anılan taşınmazlar hakkında elatmanın önlenmesi isteğinin reddine;ecrimisil isteğinin ise davalının taşınmazlara müdahalesini sonlandırdığı tarih olarak bildirdiği davacıların annesi Gülsüm'ün ölüm tarihi olan 23.04.2011 tarihinden geriye dönük olarak dava tarihinden beş yıl önceki 02.08.2006 tarihine kadar belirlenecek ecrimisil miktarına göre talep aşılmamak suretiyle davacıların payına isabet eden ecrimisile hükmedilmesi;129,131 ve 682 parsel sayılı taşınmazlar yönünden ise davalının 2011 yılının hasat dönemine kadar taşınmazları ekip biçmek suretiyle kullandığı anlaşılmakla davalının belirtilen taşınmazları hangi tarihte boşalttığı hususunun açıklığa kavuşturulması için bu parsellerde davalının ektiği arpa ürününün 2011 yılı hasat zamanının uzman bilirkişi marifetiyle tespit ettirilmesi,dava açılmadan (02.08.2011 tarihinden) önce davalı tarafından hasat edildiğinin (müdahaleye son verildiğinin) tespiti halinde davanın reddine karar verilmesi; dava açıldıktan sonra hasat edildiğinin (tecavüzün giderildiğinin) belirlenmesi halinde ise karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi ve davalının yargılama giderlerinden sorumlu tutulması; dava tarihini geçmemek üzere belirlenen 2011 yılı hasat zamanından geriye dönük olarak dava tarihinden beş yıl önceki 02.08.2006 tarihine kadar belirlenecek ecrimisil miktarına göre talep aşılmamak suretiyle davacıların payına isabet eden ecrimisile hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi mahkemece ecrimisil isteği kabul edilmiş ise de, hangi bilirkişi raporuna itibar edildiği ve hangi ecrimisil miktarının esas alındığı belirtilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi de isabetsizdir. Davalı vekilinin bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.