Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 11018 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 8329 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ : MİLAS 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 09/05/2012NUMARASI : 2012/78-2012/305Yanlar arasında görülen tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı F. K.. tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında iptal ve tescil isteğine ilişkin olup, yargılama sırasında taşınmazların el değiştirdiği iddiası ile Hukuk Usulu Muhakemesi Kanunun 186. maddesi gereğince istek tazminata dönüştürülmüştür. Mahkemece, çekişme konusu temliklerin muvazaalı olduğu, haksız zenginleşenin V.. olduğu gerekçesi ile davalı V. D.. yönünden davanın kabulüne, diğer davalılar yönünden davanın reddine yönelik verilen kararın V.. tarafından temyizi üzerine Dairece bozulmuştur. Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 16.02.2011 gün 2010/13175-2011/1520 sayılı bozma kararında özetle; “Davacının 17.07.2008 tarihinde ölen miras bırakan Matem'in kızı, davalı V.'nin murisin oğlu, diğer davalıların ise 3. kişiler oldukları, miras bırakanın 3 numaralı mesken nitelikli bağımsız bölümünü 29.07.2005 tarihinde davalı E..'a, E..un da 29.07.2009 tarihinde dava dışı M. T..'e, murisin yine 5 numaralı bağımsız bölümünü de 19.10.2005 tarihinde davalı A..'ye satış sureti ile temlik ettiği, A..'nin de yargılama aşamasında 12.10.2009 tarihinde dava dışı B.. M..'a yine satış sureti ile devrettiği, bunun üzerine davacının Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanununun 186. maddesi uyarınca isteğini bedele hasrettiği, tapu iptal tescil davalarının kayıt malikleri aleyhine açılacağı, somut olayda davalı E.., dava tarihinden önce 3 numaralı bağımsız bölümü M. T..'e devrettiğinden kayıt maliki olmadığı, 3 numaralı bağımsız bölümün kayıt maliki M.. aleyhine açılmış bir dava bulunmadığına göre kural olarak ıslah yolu ile isteğin bedele dönüştürülmesine yasal olanak olmadığı gibi somut olayda anılan bağımsız bölüm yönünden HUMY'nun 186.maddesi uygulanarak bedelin hüküm altına alınmasının doğru olmadığı, öte yandan; 5 numaralı bağımsız bölümü satın alan A..'nin murisin oğlu olan diğer davalı V.'nin yakın arkadaşı olduğu, satın almasına rağmen taşınmazı hiç kullanmadığı, kiralarının ölünceye kadar miras bırakan tarafından tahsil edildiği, dolayısıyla davalı A..'nin emanetçi olduğunun anlaşıldığı, dava tarihi itibari ile kayıt maliki olmayan davalı E..hakkındaki davanın reddine, 5 numaralı bağımsız bölüm yönünden tazminatın da davalı A..'den tahsiline karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra bozma öncesinde E. ve A.. hakkında açılan davaların reddine karar verildiği, taraflarca red kararı aleyhine temyizde bulunulmadığı, böylelikle E.ve A..hakkında verilen red kararları kesinleştiğinden anılan kişiler hakkında hüküm kurulmadığı belirtilerek V. D.. aleyhine açılan davanın reddine karar verilmiştir.1-Davacının V..'ye yönelik temyiz itirazları yönünden; Hükmüne uyulan bozma kararında , gösterildiği şekilde işlem yapılarak Veysi hakkında açılan davanın reddine karar verilmiştir.Davacının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde olmadığından REDDİNE,2- Davacının A.. 'ye yönelik temyiz itirazlarına gelince;Mahkemece bozma kararına uyulmakla birlikte gerekleri davalı A.. yönünden yerine getirilmemiştir. Bilindiği üzere mahkemenin Yargıtay'ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğar .Diğer taraftan yerel mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu müessese, mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir (9.5.1960 Gün.21/9 sayılı YİBK). Mahkemece, yukarıda özeti yapılan Dairenin 16.02.2011 gün 2010/13175-2011/1520 sayılı bozma ilamına uyulduğundan bozmada belirtilen şekilde karar verilmesi gerekirken bozma öncesinde E.ve A.. hakkında açılan davaların reddine karar verildiği, taraflarca red kararı aleyhine temyizde bulunulmadığı, böylelikle E. ve A. hakkında verilen red kararının kesinleştiği gerekçesiyle anılan kişiler hakkında hüküm kurulmaması doğru değildir.Şöyle ki; davacı 08.01.2010 havale tarihli dilekçe ile 368 ada 34 parseldeki 3 ve 5 nolu bağımsız bölümler yönünden payına karşılık 40.000TL tazminatın davalılar V.., E.. ve A..'den alınması isteğiyle davasını bedele dönüştürmüştür. Mahkemece 40.000TL'nin davacı aleyhine zenginleşen V..'den alınmasına, E..ve A.. hakkında açılan davanın reddine karar verilmiş , V..'nin temyizi üzerine karar Dairenin yukarıda özeti yapılan ilamıyla bozulmuştur. Bozma öncesi karar davacının isteğine uygun ve lehine olduğundan kararı temyiz etmesi kendisinden beklenemez. Dolayısıyla E.ve A.. hakkındaki red kararlarının kesinleştiğinden söz edilemez. Mahkemece uyma kararı verilen Dairenin 16.02.2011 gün 2010/13175-2011/1520 sayılı bozma kararında belirtilen şekilde A. hakkında hüküm kurulması gerekirken aksi düşünce ile değinilen hususlar göz ardı edilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 2.7.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.