MAHKEMESİ: AKÇAABAT 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 10/03/2010NUMARASI: 2009/275-2010/49Taraflar arasında görülen davada;Davacı Hazine, davalının kayden malik olduğu çekişmeli 467 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını, devletin hüküm ve tasarrufu altında kalan yerlerin özel mülkiyete konu olamayacağını ileri sürerek kıyı kenar çizgisi içinde kalan kısmın tapu kaydının iptali ile terkinine karar verilmesini istemiştir.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece “….14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa ile değişik 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesine eklenen 3. fıkra 2 ve 3. cümle ve geçici 10. maddedeki düzenlemeler karşısında 10 yıllık hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesi “ gereğine değinilerek bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücreti bakımından davacı hazinenin sorumlu tutulmasına karar verilmiştir.Karar, davacı Hazine tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, 3621 Sayılı Yasadan kaynaklanan tapu iptali, taşınmazın sicil kaydının kütükten terkini, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkin olup, mahkemece, hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Hazinenin bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Ancak, her dava açıldığı tarihteki koşullara tabidir. Dava tarihinde davasında haklı olan tarafın yargılamanın devamı sırasında yürürlüğe giren yasal düzenleme veya yeni bir İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca (09.5.1960 tarih 21/9 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı) haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderleri ve avukatlık ücreti ve harçla sorumlu tutulamayacağı, aksine dava tarihi itibariyle davada haksız olanın sorumlu tutulması gerektiği tartışmasızdır. Buna göre, mahkemece bu hususta yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.Davacının, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 25.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.