MAHKEMESİ : KARATAŞ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 24/12/2013Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi Mehmet Dağlı'nın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dava, 30.09.2011 günlü dilekçe ile 8000-TL ecrimisilin davalılardan tahsili istemiyle açılmış, 11.02.2013 tarihli dilekçe ile de fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak davalı N.. D.. ve H.. Ş.. için 656,25'er TL, D.. Ş.. ve H.. K.. için 437,50'şer TL A.. K.., Ümmet H. Karaca, N.. S.., Aslan Ç. Karaca ve H.. K.. için 218,75'er TL'nin C.. K..'dan tahsilini; N.. D.. ve H.. Ş.. için 93,75'şer TL, D.. Ş.. ve H.. K.. için 62,50'şer TL A.. K.., Ümmet H. Karaca, N.. S.., Aslan Ç. Karaca ve H.. K.. için 31,25'er TL'nin K.. K..'dan tahsilini istemiş, bu istek üzerinden 24.12.2013 tarihinde nihai karara bağlanmıştır. Davacılar ve davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı vardır. Mahkemece, C.. K..'nın sorumluğu olduğu ecrimisil tutarı N.. D.. ve H.. Ş.. için 1564,72'şer TL, D.. Ş.. için 1043,03 TL, H.. K.. için 720,78 TL, A.. K.., Ümmet H. Karaca, N.. S.., Aslan Ç. Karaca ve H.. K.. için 360,28'er TL; K.. K..'nın sorumlu olduğu ecrimisil tutarı N.. D.. ve H.. Ş.. için 1.030,92'şer TL, D.. Ş.. için 687,28 TL, H.. K.. için 463,92 TL A.. K.., Ümmet H. Karaca, N.. S.., Aslan Ç. Karaca ve H.. K.. için 231,96 TL olarak belirlenmiştir.Bilindiği üzere, 14.07.2004 tarihli ve 5219 sayılı yasa ile HUMK.nun 427/2 maddesindeki temyiz ile ilgili parasal sınır 1.000,00 TL olarak belirlenmiş, 5236 sayılı yasanın 19. maddesi uyarınca 01.01.2013 tarihinden itibaren 1.822,00 TL'na çıkarılmıştır. Öte yandan, kesin olan kararlara karşı temyiz isteği yönünden mahkemece bir karar verilebileceği gibi 01.06.1990 gün ve ¾ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtayda da bir karar verilebilir.Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalılar yönünden hüküm altına alınan miktarlar davacılar H.. K.., A.. K.., N.. S.., S.. K.., H.. K.., H.. Ş.., D.. Ş.., Ü.. K.., A.. K.. ve N.. D.. yönünden yukarıda anılan madde hükmüne göre temyiz kesinlik sınırı altında kaldığından temyiz isteğinin REDDİNE.Davalıların H.. K.. ve G.. Ç.. yönünden temyiz itirazlarına gelince;Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 133, 137, 299, 564 ve 566 parsel sayılı taşınmazın davalılar ile davacıların mirasbırakanı H.. K.. adına kayıtlı olduğu, dava konusu 50, 52, 82, 91, 92, 93, 193, 196, 230, 263, 265, 293, 316 ve 318 parsel sayılı taşınmazların davacılar neslihan, Handan, Duran ve mirasbırakanları Hamiyet ile davalılar adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki, dava konu taşınmazda taraflar paydaştırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil istiyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz. Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı)25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay'ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar. Somut olaya gelince; mahkemece hüküm kurmaya yeterli araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Taşınmazın kullanım durumu denetime olanak verecek şekilde saptanmamıştır.O halde; öncelikle tarafların tüm delillerin toplanması, alanında uzman bilirkişiler ile mahallinde keşif yapılması, tanıkların keşif yerinde dinlenilerek yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, iddia ve savunma doğrultusunda taşınmazların kullanım durumunun ve fiili bir taksimin bulunup bulunmadığının açıkça belirlenmesi sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.