MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİLTaraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı, ortak mirasbırakanları ...n maliki bulunduğu 101 ada 13, 116 ada 116, 127 ve 148 parsel sayılı taşınmazları kadastro tespiti sırasında davalı oğlu adına tescil ettirdiğini, ancak işlemin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapuların iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiş; ayrıca murisin 09.03.2011 tarihli noterde düzenleme şeklindeki vasiyetname ile maliki olduğu 116 ada 139 parsel sayılı taşınmazın tamamını, 101 ada 19,102 ada 30 ,116 ada 133 ve 140 parsel sayılı taşınmazlardaki payının 1/3 ünü torunu (davalı ...'in çocuğu) diğer davalı ...'e,1/3 payını ise diğer mirasçılar olan kendisi,davalı ... ve dava dışı İrfan ve Kevser'e vasiyet ettiğini,saklı payının zedelendiğini ileri sürerek davalı ... hakkında tenkis isteğinde bulunmuştur. Davalı ...,mirasbırakanın başkaca taşınmazlarının olduğunu davalı ...,davacının saklı payının zedelenmediğini belirtip davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece,davalı ... yönünden dava konusunun ve taşınmazların farklı olması nedeniyle davanın tefrikine; davalı ... yönünden ise muvazaa olgusunun sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1928 doğumlu mirasbırakan...'ın 05.01.2013 tarihinde öldüğü, geriye çocukları davacı ... ile davalı ... ve dava dışı... ve ...'i mirasçı olarak bıraktığı, çekişme konusu 101 ada 13 parsel sayılı taşınmazın 2005 yılında yapılan kadastro çalışması sırasında senetsizden davalı ... adına tespit ve 13.09.2005 tarihinde tescil edildiği, ayrıca dava konusu 116 ada 116, 127 ve 148 parsel sayılı taşınmazların 2005 yılında yapılan kadastro tespiti sırasında "mirasbırakan 'ın senetsizden zilyetliğinde ve tasarrufunda iken 1989 yılında kayıtsız şartsız hibe ettiği" belirtilmek suretiyle çocuğu olan davalı ... adına tespit ve 148 parselin 13.09.2005 tarihinde tescilinin yapıldığı,116 ve 127 parseller hakkında taraflar arasında görülen kadastro tespitine itiraz davası sonucunda ... Mahkemesinin 2005/21 E. 2007/8 K. sayılı ilamı ile 116 parseldeki 1/6 payın davacı,5 /6 payın davalı adına; 127 parseldeki 1/3 payın davacı,2/3 payın davalı adına hükmen tesciline karar verildiği ve kararın temyiz edilmeksizin 29.07.2007 tarihinde kesinleştiği ve 30.10.2007 tarihinde tapu siciline kayıtlandığı anlaşılmaktadır. Bilindiği ve 01.04.1974 tarih ve 1/2 sayılı İçtihatı Birleştirme Kararında belirtildiği üzere, mirasbırakanın asıl amacı bağış olduğu halde, mirasçısından mal kaçırmak için tapu sicilinde satış göstermek suretiyle yaptığı temliklerde görünürdeki satış akti muvazaa nedeniyle, gizlenen bağış akti ise şekil noksanlığı yönünden geçersizdir. Ancak, tapuda kayıtlı olmayan taşınmazlar, taşınır mal niteliğindedir ve zilyetlikten ibaret olan hakkın devri suretiyle yapılan elden bağışlama sözleşmeleri hiçbir biçim koşuluna bağlı değildir. Bu nedenle de gizlenerek yapılan bağışlama niteliğindeki tasarruf geçerlidir. Mirasbırakan tarafından tapusuz taşınmazların zilyetliğinin devri suretiyle gerçekleştirirken geçerli işlemlere karşı 01.04.1974 tarih ve 1/2 sayılı İçtihatı Birleştirme Kararının uygulama yeri yoktur.Mirasbırakanın sağlığında, gerek 3.kişiden parasını ödeyerek almak suretiyle ve gerekse tarafından yaptığı bağış niteliğindeki kazandırmaların mirasbırakanın ölümünden sonra saklı payların zedelenmiş olduğunun saptanması halinde tenkise tabi tutulacağı kuşkusuzdur. Somut olaya gelince; dava konusu senetsizden tespit edilen 101 ada 13 parsel ile bağış biçiminde temlik edilen 116 ada 116, 127 ve 148 parsel sayılı taşınmazlar yönünden 01.04.1974 tarih, 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararının uygulama yerinin bulunmadığı ve muris muvazaasına ilişkin iddianın dinlenemeyeceği, koşullarının varlığı halinde 4721 sayılı TMK. nun 560 ila 571. maddelerinde öngörülen tenkis davasına konu edilebileceği açıktır. Oysa davada tenkis isteği bulunmamaktadır. Hâl böyle olunca; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı iptal ve tescil istekli davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Davalı vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.