Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 10962 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 9219 - Esas Yıl 2007
MAHKEMESİ: İZMİR 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 23/05/2007NUMARASI: 2007/214-2007/177Taraflar arasında görülen davada;Davacı, dava dışı yüklenici aleyhine açtığı tapu iptali ve tescil davası sonucunda, 176 ada 44 parselde 1/8 'er paylı 3 dükkana ilişkin pay iptali ve adına tesciline dair verilen kararın kesinleşmesi üzerine, bu ilamın yüklenici adına henüz kayıtlı hisse olmadığından tapuya şerh verildiğini; ancak yüklenicinin bilahare edindiği paydan 1/84 hisse dışındakiler davalılara devrettiğini.davalıların tapu kaydındaki şerhi görerek işlem yaptıklarını ileri sürüp;tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur.Mahkemece tensiben, çekişmenin yüklenici ile mal sahibi arasında olmadığı, yüklenicinin hisse satışı yaptığı 3.şahıs olan davacı ile arasındaki ihtilaf olması nedeniyle davanın Tüketici Mahkemesinde görülmesi gerektiği gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ... ....aporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.Mahkemece, iddianın Tüketici Mahkemesinin görevi kapsamında kaldığı gerekçesiyle davanın görev nedeniyle reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; arsa maliki ile dava dışı yüklenici arasında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince 176 ada 44 parsel sayılı taşınmazda inşa edilen yapıdan sözleşme gereği edimine karşılık yükleniciye bırakılan iki adet dükkanı davacının satın aldığı, ancak yüklenicinin arsa paylarını devretmemesi nedeniyle davacının yüklenici aleyhine Bornova 2.Asliye Hukuk Mahkemesinde açmış olduğu tapu iptali ve tescili davasının aynı mahkemece 2001/553 Esas,2002/1348 sayılı kararla kabulle sonuçlandığı, ancak, kesinleşen karar tarihinde yüklenici üzerinde taşınmazla ilgili bir sicil kaydının bulunmadığı için kararın tapuca infaz edilemediği, fakat taşınmazın sicil kaydına yüklencinin arsa sahibinden edineceği paylar bakımından davacının elde ettiği tescil hükmünün şerh verildiği, buna karşın inşaat sözleşmesinden kaynaklanan ve sonradan arsa malikinden kayden elde ettiği payları yüklenicinin elden çıkardığı ve böylece davacının elde ettiği kesin hükmün sonuçsuz bırakıldığı, ayrıca davalılarında sicil kaydında şerh mevcut olduğu halde yüklenici paylarını edindikleri görülmektedir.Davacının yukarıda değinilen ve dosya kapsamı ile sabit olan bu olguları ileri sürmek suretiyle eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.O halde, iddianın içeriği ileri sürülüş biçimi ve özellikle niteliği gözetildiğinde, taraflar arasındaki çekişmenin çözümünün genel mahkemelere ait olduğu, 4077 sayılı (4822 sayılı yasa ile değişik 3/k maddesi) Tüketiciyi Koruma Kanunu gereğince Tüketici Mahkemesinin görevinde bulunmadığı tartışmasızdır.Esasen davada yükleniciye yöneltilen bir istek bulunmadığı gibi tarafda değildir.Davadaki asıl amacın elde edilen Bornova Asliye Hukuk Mahkemesinin kesinleşen iptal ve tescil hükmünün infazını sağlamak olduğu başka bir anlatımla çekişmenin mülkiyet çekişmesi olduğu açıktır.Hal böyle olunca işin esasına girilerek iddia ve savunma doğrultusunda tarafların delillerinin toplanması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması ondan sonra bir hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçelerle davanın görev nedeniyle reddine karar verilmiş olması doğru değildir.Davacının temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.11.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.