MAHKEMESİ: ADANA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 08/03/2012NUMARASI: 2010/366-2012/121Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.Mahkemece, mirasçılar arasında yazılı taksim sözleşmesinin olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne; davacının miras payı oranında tapu iptali ve tescile karar verilmiştir.Bilindiği üzere hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı Borçlar Yasasının 36/1 maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable Şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması da hiçbir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla kullanılabilir.Somut olaya gelince; çekişmeli taşınmazın ¼ payı davacı, 3/16'şar payları davalı ve dava dışı diğer mirasçılar adına kayıtlı iken 21.11.2008 tarih ve 35325 yevmiye numaralı resmi akit ile davalıya satış suretiyle temlik edildiği sabittir. Davacı akde bizzat katıldığına göre temlikten itibaren 11.05.2010 olan dava tarihi itibariyle 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği açıktır.Hal böyle olunca; Borçlar Kanunu 31, 6098 sayılı Borçlar Kanunun 39/1 maddeleri gözetilerek hak düşürücü süreden davanın reddine karar verilmesi gerekirken bu husus değerlendirilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Davalının temyiz itirazları yerindedir, kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 8.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.