MAHKEMESİ: EĞİRDİR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 03/02/2006NUMARASI: 2004/32-10Taraflar arasında görülen davada;Davacılar,miras bırakanın mal kaçırmak amacıyla .parsel sayılı taşınmazı davalıya ölünceye kadar bakma akdi ile temlik ettiğini,murisin bakım ihtiyacı olmadığını ileri sürüp tapu kaydının iptali ile mirasçılar adına tesciline karar verilmesini istemişlerdir. Davalı,dava konusu taşınmazların temlikinin bakım ihtiyacı nedeniyle yapıldığını iddiaların doğru olmadığını,sözleşmeden doğan bakım borcunu yerine getirdiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece,çekişme konusu taşınmazın davalıya temlikinin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar,davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla,tetkik hakimi E.K.’in raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; miras bırakanın çekişme konusu . parsel sayılı taşınmazı 13.04.1999 tarihli akitle ölünceye kadar bakıp beslemek, görüp gözetmek kaydıyla davalıya temlik ettiği anlaşılmaktadır.Davacılar, anılan temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürüp eldeki davayı açmışlardır.Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (B.K.m.5ll).Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir.Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlu suda bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.(B.K.m.5l4).Hemen belirtmek gerekirki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması,yada alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa,irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir.Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır.(B.K.m.l8).Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez;akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır.Bu haldede Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun l.4.l974 gün ve l/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur. Miras bırakanın,ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri,elinde bulunan mal varlığının miktarı,temlik edilen malın,tüm mamelekine oranı,bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir. Somut olaya gelince; miras bırakanın ölüm tarihine kadar davalı ile birlikte yaşadığı, bakım alacaklısının gereksinim ve ihtiyaçlarının davalı tarafından karşılandığı, temlik edilen taşınmazın miras bırakanın sahip olduğu malvarlığı içerisinde makul nitelikte bulunduğu görülmektedir.Anılan bu olgular, yukarıda değinilen ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu taşınmazın temlikinin bakım karşılığı olduğu ve muvazaa ile illetli bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.Hal böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir. Davalının temyiz itirazları yerdindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 9.11.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.