MAHKEMESİ : SEFERİHİSAR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 16/05/2006NUMARASI : 2006/63-145Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden maliki olduğu . Parsel sayılı taşınmaza komşu . nolu parsel üzerine,davalının komşuluk hukukuna aykırı bina yaptığını ileri sürerek yapılaşmanın önlenmesi isteğinde bulunmuştur.Davalı,davanın reddini savunmuştur.Mahkemece,davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar,Dairece " kısa karar,gerekçeli karar çelişkisi" nedeniyle bozulmuş olup,hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi 'un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan çekişmenin giderilmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece,davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden,toplanan delillerden ve dava dilekçesinden davalının taşınmazında inşa ettiği yapıdaki pencerelerin ve balkonların davacıya zarar verdiği iddia edilmek suretiyle eldeki davanın açıldığı görülmektedir.Çağdaş hukuk sistemlerindeki tanımıyla mülkiyet: geniş haklar, buna bağlı yetkiler ile birlikte bazı ödevlerin oluşturduğu bir hukuksal kurumdur. Başka bir söyleyişle mülkiyet, tanıdığı geniş hak ve yetkilerin yanında bazı ödevlerde yükleyen bir ayni haktır. Medeni Kanunun 683. maddesinde "Bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir." hükmü getirilmek suretiyle mülkiyet hakkının kanunla kısıtlanabileceğine işaret olunmuştur. Bu doğrultuda olmak üzere, taşınmaz malikini komşusuna zarar verebilecek her türlü taşkınlıklardan kaçınmakla yükümlü kılan aynı kanunun 737. maddesi, komşuluk ilişkilerinden doğan zorunlu çıkar çatışmalarını düzenlemiş, bir arada yaşamak durumunda olan, komşu taşınmaz maliklerinin ekonomik, sosyal çıkarlarını dengede tutabilmek için onlara katlanma ve kaçınma ödevleri yüklemiştir. O halde, bir toplumda birlikte yaşama olanağı sağlayan insancıl, gerçekçi, zorunlu temel hukuk kuralına göre, hakim; somut olayın özelliğini, taşınmazların konumlarını, kullanma amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetleri, toplumun doğal ihtiyaç ve gerçeklerini gözönünde bulundurarak, komşuların birbirlerine göstermekle yükümlü oldukları olağan katlanma ve hoşgörü sınırını aşan bir taşkınlığın bulunup bulunmadığını saptama,zararı giderici önlemlerden en uygununu bulma, kaçınılmaz müdahaleleri yapmak suretiyle özverileri denkleştirme durumundadır. Bunun içinde zararın niteliği, kapsamı ve ne surette giderileceği yönünde tarafların tüm delilleri toplandıktan, gerektiğinde yerinde keşif yapıldıktan sonra uzman bilirkişilerden bilim ve tekniğe uygun gerekçeli rapor alınması zorunludur. Somut olaya gelince;mahkemece uzman bilirkişi aracılığı ile yukarıda öngörüldüğü anlamda bir araştırma yapılmış değildir.Hal böyle olunca, açıklanan ilkeler gözetilerek gerekli araştırmanın yapılması,bilirkişiden davalı yapılaşmasının davacıya ne gibi bir zarar verdiğinin sorulması,bir zarar verdiğinin belirlenmesi halinde bunun ne gibi önlemlerle giderilebileceğinin belirlenmesi, yapıda sadece pencerelerin açılmasının ve buna dayalı olarak mahremiyet iddiasının,zararın varlığına yeterli bir sebep olarak düşünülemeyeceğinin gözetilmesi ve araştırma sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalının temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü H.U.M.K.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,9.11.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.