Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10871 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9739 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : BEYKOZ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 24/02/2014NUMARASI : 2011/577-2014/82Taraflar arasında görülen tespit, tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, kayıt maliki ile mirasbırakanın aynı kişi olduğunun tespiti ve tapu kaydında düzeltim isteğine ilişkindir.Davacılar, davaya konu 422 ve 437 parsel sayılı taşınmazlarda paydaş olan mirasbırakanları ''Ali kızı Asiye'nin'' tapu kaydına isminin hatalı olarak ''Seniye''olarak yazıldığını ileri sürerek, ''Ali kızı Seniye'nin'' mirasbırakanları ''Ali kızı Asiye'' ile aynı kişi olduğunun tespiti ile tapu kayıtlarının bu doğrultuda tashihine karar verilmesini istemişlerdir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacıların iddialarını ispat edemedikleri gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Bilindiği üzere; taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme taleplerinin kaynağını oluşturur. Bu tür işlerde kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.Bu tür işler, 6100 sayılı HMK’nin 382/(2). fıkrasının ç-1) bendi gereğince çekişmesiz yargı usulüne göre sulh hukuk mahkemesinde ve taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan, aynı Kanunun 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülür ve işin niteliği itibarıyla maktu harç alınır.Tapuda kayıt düzeltilmesi ve tespit taleplerini, tapu maliki ile mirasçıları isteyebilir.Bunun yanı sıra, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgilerinin düzeltmesini isteyebilir. Ayrıca bu işlerin, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak talep eden kişinin takip yetkisi vardır.HMK'nin geçici birinci maddesi gereğince “Bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağından” kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra yapılan taleplerin tapu müdürlüğüne ilgili sıfatıyla yöneltilerek yapılması gerekir. Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen talep konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.2-Nüfus müdürlüğünden, talep konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarında bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak telep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir. 5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir.Talebin niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.Tapu müdürlüğü ilgili sıfatıyla yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden sorumlu tutulmamalıdır.Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme elverişli ve yeterli olduğu söylenemez.Şöyle ki; davaya konu taşınmazlardan 422 nolu parsel, hükmen tescil edildiği halde, tescile dayanak mahkeme dosyasının getirtilip incelenmediği, dava konusu taşınmazlara kadastro tespiti sırasında revizyon gören tapu kayıtlarının ilk tesisinden itibaren tüm gitti kayıtlarının getirtilip, eski türkçe olanların konusunda uzman bilirkişilere tercümesinin yaptırılıp, mahalline uygulanmadığı görülmektedir.O halde; yukarıda değinilen ilkeler ve olgular çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılması, hükmen tescil edilen 422 nolu parselin tesciline dayanak mahkeme dosyası ile her iki taşınmaza revizyon gören tapu kayıtlarının eksiksiz temin edilerek, eski yazı olan kayıtlar konusunda tercüman bilirkişiden rapor alınması, öte yandan; komşu taşınmazların tapu kayıtları, kadastro tutanakları ve varsa revizyon gören tapu kayıtlarının temin edilerek ve çekişme konusu taşınmazın evveliyatı bilen, davacı ile akrabalığı bulunmayan tarafsız, yaşlı mahalli bilirkişilerin isimlerinin tespit edilerek taşınmazlar başında keşif yapılmak suretiyle mahalli bilirkişilerin, temin edilebilecek aynı taşınmazda paydaş olan diğer maliklerin ve komşu parsel maliklerinin taşınmaz başında dinlenmesi, revizyon gören tapu kayıtları ile komşu parsel kayıtlarının mahalline uygulanması, komşu parsel kayıtlarının, dava konusu yapılan parseller yönünü ne okuduğunun denetlenmesi, ondan sonra toplanacak delillerin toplanan delillerle birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davacılar vekilinin temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün belirtilen nedenle (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.