MAHKEMESİ : ÜSKÜDAR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 28/04/2011NUMARASI : 2010/117-2011/131Taraflar arasında görülen davada;Davacı Vakıf, dava konusu 1214 ada, 6 parsel sayılı, ..... Mescidinden İmam Olana meşruta Vakfından icareli taşınmazın ½ payının F.P., ½ payının ise H.F. adlarına kayıtlı olduğunu, tapu kaydında mutasarrıf olarak adı geçenlerin gaip olması nedeniyle, Üsküdar Sulh 2. Hukuk Mahkemesinin 09/06/2004 tarih, 2004/460-470 sayılı kararı ile İstanbul Defterdarlığının kayyum tayin edildiğini, vakıf taşınmazının kayyumla idare edildiğini, mutasarrıfının gaipliğine karar verilerek 5737 sayılı Vakıflar Yasasının 17. maddesi uyarınca vakıf adına tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalı Kayyum,10 yıllık kayyumla idare süresinin dolmadığını, TMK’nun 588. maddesi uyarınca gaibin mirasının Hazineye geçeceği hükmü karşısında vakfı adına tescilin istenemeyeceğini, vakıf türünün, sahih olup-olmadığının ve vakfiyesinin uzman bilirkişilerden oluşacak heyet tarafından saptanması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; 1214 ada, 6 parsel sayılı taşınmazın aslının vakıf olduğu gerekçesiyle kayıt maliki mutasarrıfları F. P. ve H.F. adına olan kaydın iptali ile ..... Mescidinden İmam Olana Meşruta Vakfı adına tesciline karar verilmiştir. Karar, davalı İdare tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi .... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, Türk Medeni Kanununun 588. maddesi uyarınca Hazine tarafından açılan gaiplik ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 1214 ada 6 parsel sayılı taşınmazda ½ payla malik olan F. P.ve H.F.’a davalı İstanbul Defterdarlığının 10.08.2004 tarihinde kayyım tayin edildiği, ve “......Mescidinden İmam Olana Meşruta Vakfından” olduğu yönünde tapu kaydında şerh bulunduğu anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki; kişilerin nüfus kayıtlarına ulaşılamaması, sağ ya da ölü olup-olmadıklarının bilinememesi halinde gaipliğine karar verilmesi gerekeceğinde, öte yandan da mutasarrıfların gaip olduklarının kanıtlanması durumunda 5737 Sayılı Yasanın 17.maddesi hükmü uyarınca taşınmazın aslına (vakfına) döneceğinde kuşku yoktur. Ne var ki, mahkemece mutasarrıfların nüfus kayıtları araştırılmadığı gibi gaip olup olmadıkları yönünde bir araştırma yapılmadan, Emniyet Genel Müdürlüğüne yazılan 31.05.2010 tarih ve 2010/117 sayılı müzekkere yanıtının da akıbeti soruşturulmadan davanın kabulü yönünde karar verilmiştir.Hal böyle olunca, dava konusu taşınmazların mutasarrıflarının gaip olup olmadıkları bakımından gerekli araştırma ve soruşturmanın yapılması, nüfus kayıtlarının ve kayyımlık dosyasının temini, zabıta araştırmasının yapılması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.Davalı İdarenin, bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nun geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,24.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.