MAHKEMESİ : Çorlu 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 07/10/2005NUMARASI : 1996/704-761Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, kayden paydaşı oldukları .ada .parsel sayılı taşınmaza, davalıların paydaşı oldukları . ada . parsel sayılı taşınmazdaki yapının tecavüzlü olduğunu ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuşlar yargılama sırasında tecavüzlü kısmın davalılar adına tescilini talep etmişlerdir. Bir kısım davalılar, davanın reddini savunmuşlar diğer davalılar davaya yanıt vermemişlerdir.Mahkemece, yıkım isteğinin reddine tecavüzlü alanın davacılar adına tapu kaydının iptali ile davalılar adına eşit oranda tesciline 2.000,00-YTL.nın karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacılara ödenmesine karar verilmiştir.Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi 'ün raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.Mahkemece, yıkım isteğinin reddine,tecavüzlü alanın davacılar adına olan tapu kaydının iptali ile davalılar adına eşit oranda tesciline karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden özellikle keşfe dayalı olarak düzenlenen bilirkişi raporlarından; davalılara ait çekişme konusu yapının, davacıların mülkiyetinde bulunan 1732 ada 1 parsel sayılı taşınmaza taşkın olduğunun saptandığı, tecavüzlü bölümün ana taşınmazdan ifraz edilerek müstakil parsel oluşturulduğu, davacıların oluşan müstakil parselin mülkiyetinin davalılara intikalini (temliken tescilini) istedikleri mahkemenin de istek gibi karar verdiği anlaşılmaktadır.Yargılamanın devamı sırasında taşkın yapının üzerinde bulunduğu davalılara ait 673 ada . Parsel sayılı taşınmazın paydaşlarından olan davalılar Y. A. A.N. Ve Ş. İn paylarını üçüncü kişilere temlik ettikleri ve kayıtla ilgileri kalmadığı görülmektedir.Buna karşın adlarına tescil kararı verilmiş olması kamu düzeni ile ilgili olan sicillerin düzgün tutulması ilkesine aykırıdır.Öyle ise, sonradan . parsel sayılı taşınmazda paydaş olan kişilerin davada yer almaları zorunludur.Bilindiği üzere;dava açıldıktan sonrada sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği,hak sahibi veya malik olmanında doğal bir sonucudur.Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş HUMK.nun l86.maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usulü işlemler düzenlenmiştir.Söz konusu madde hükmüne göre iki taraftan biri dava konusunu (müddeabihi) bir başkasına temlik ettiği takdirde diğer taraf seçim hakkını kullanmakta dilerse temlik eden ile olan davasını takipten vazgeçerek davayı devralan kişiye yöneltmekte, dilerse davasına temlik eden kişi hakkında tazminat davası olarak devam edebilmektedir. Kendiliğinden (resen) gözetilmesi zorunlu bulunan bu usul kuralına göre,mahkemece diğer yana seçimlik hakkı hatırlatılarak davaya hangi kişi hakkında devam edeceği sorulmalı,sonucuna göre işlem yapılmalıdır. Hal böyle olunca; değinilen ilkeler çerçevesinde usuli işlemlerin ikmal edilmesi ve taraf teşkilinin sağlanması, ondan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.Davacıların temyiz itirazı yerindedir kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,8.11.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.