MAHKEMESİ : ÇANAKKALE SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 24/02/2014NUMARASI : 2013/346-2014/216Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.Davacı, 3 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 1/3'er oranında kayıt maliki olan "Ali oğlu Rüştü", "Ali kızı Pakize" ve "Ali kızı Gülsüm"ün soyadlarının tapu kütüğünde yazmadığını, baba isimlerinin de yanlış yazıldığını ileri sürerek Ali oğlu Rüştü kaydının "Hafız İbrahim oğlu M.. R.. U..", Ali kızı Pakize'nin "H.. Ş.. A.. kızı .. E..", Ali kızı Gülsüm'ün ise "H.. Ş.. A.. kızı G.. M.." olarak düzeltilmesi isteği ile eldeki davayı açmıştır.Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı Tapu Müdürlüğünce temyiz edilmiştir.Bilindiği üzere; taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.Bu davalar, taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan 6100 sayılı HMK’nin 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılır.Tapuda kayıt düzeltilmesi davasını, tapu maliki ile mirasçıları açabilir. Bunun yanı sıra 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgileri ilgili olarak düzeltme isteyebilir. Ayrıca bu davaların, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak dava açan kişinin aktif dava ehliyeti vardır.Tapu Müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir. 1- Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.2- Nüfus Müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak dava konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.3- Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.4- İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir. 5- Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir.Davanın niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.Tapu Müdürlüğü yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır.Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece kayıt malikleri Pakize ve Gülsüm bakımından kimlik bilgilerinin düzeltilmesine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur, davalı idarenin bu kişilere yönelik temyiz itirazları yerinde değildir, reddine. Ne var ki, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin Rüştü bakımından hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğu söylenemez.Şöyle ki; M.. R.. U..'ın annesi Fatma'nın H.. Ş.. A..'nin aile nüfus kayıt tablosunda yer almadığı, yine H.. Ş.. A..'nin mirasçılık belgesinde ne Fatma'nın ne de M.. R.. U..'ın bulunmadıkları, tapulamaya dayanak alınan 144 hesap, 1330 tahrir no'lu vergi kaydının getirtilmediği, hakkında gaiplik kararı verilen Mehmet Rüştü'nün mirasçılık belgesinde H.. Ş.. A.. ile Emine'den olma yazıldığı ve annesi Emine ile kız kardeşleri Pakize ve Gülsüm'ü bıraktığının bildirildiği, nüfus kayıtları ve mirasçılık belgeleri arasındaki çelişkinin giderilemediği, mahallinde keşif yapılarak taşınmazı kimin hangi tarihten beri ne şekilde tasarruf ettiğinin araştırılmadığı, kadastro tesbit bilirkişileri sağ iseler dinlenmedikleri, kayıt maliki ile davacının miras bırakanının aynı kişiler olup olmadığı hususunda yaptırılan zabıta araştırmasının yeterli olmadığı görülmektedir. O halde; yukarıda değinilen ilkeler ve olgular çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılarak, özellikle Rüştü'nün ana, baba ve kardeşlerini gösterecek şekilde tedavüllü aile nüfus kayıtlarının ilgili Nüfus İdaresinden veya İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nden istenmesi, H.. Ş.. A.. ile Rüştü arasında bağlantı kurulması, çekişme konusu 3 ada 5 parselin kadastro tespitine dayanak teşkil eden vergi kaydının getirtilmesi, Mehmet Rüştü'ye ait gaiplik dosyaları ve mirasçılık belgesine ilişkin veraset dosyalarının dosya içine alınması, ilgili taşınmaza ait Komisyon Kararının dosyaya konması, tüm bu eksiklikler tamamlandıktan sonra mahallinde keşif yapılarak yerel bilirkişi ve tanıkların taşınmaz başında dinlenmesi ve talebe konu taşınmazın 1/3'ünün malikinin “Hafız İbrahim oğlu M.. R.. U.." olup olmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davalının temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 16.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.