Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10770 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 7505 - Esas Yıl 2006





MAHKEMESİ: CİZRE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 02/02/2005NUMARASI: 2005/345-51Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, zilliyetliğe dayalı olarak hükmen davalı adına tescil edilen 14.6.2002 tarih 2 sıra nolu tapu kapsamındaki taşınmazın bir kısmının, miras bırakanları adına kayıtlı bulunan 21.5.1975 tarih 13 sıra nolu tapu kapsamında kaldığını ileri sürerek tapu iptali isteğinde bulunmuştur.Davalı, davacılara ait tapunun uygulama imkanı bulunmadığını, çekişmeli taşınmazın hükmen adına tescil edildiğini bildirip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, dava konusu taşınmazın tescil ilamı kapsamında olduğu kesin hüküm bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 07.11.2006 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vs.vekili Avukat V. O. İle temyiz edilen vekili Avukat M. A. A. geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü : -KARAR-Dava, tapu iptali isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişmeli 14.6.2002 tarih 2 sıra nolu tapu kapsamındaki taşınmazın, davalı tarafından Cizre Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tescil davası sonucunda davacı adına sicil kaydının oluştuğu görülmektedir.Davacılar tescil ilamı kapsamındaki bir kısım yerin önceden mevcut kendilerine ait tapu kapsamında kaldığını ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.Davalı yararına oluşan sicil dayanağı tescil davasında davacılar taraf değildir. Türk Medeni Kanununun 713.maddesi hükmü gereği tescil davası sırasında yapılan ilanların davacılara taraf sıfatı vermeyeceği ve oluşan ilamın onları bağlamayacağı kuşkusuzdur. Öyleyse davalı adına mevcut tescil ilamının eldeki dava bakımından kesin hüküm oluşturduğu kabul edilemez.Bu durumda işin esasına girilerek dava dayanağı tapu kaydının yerine sağlıklı bir biçimde uygulanması zorunludur.Bilindiği üzere; Harita ve krokisi bulunan tapu kayıtlarına Medeni Kanunun 719, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20.maddesi uyarınca kapsam belirleneceği kuşkusuzdur.Ancak böyle bir harita ve kroki yoksa veya uygulanabilir nitelik taşımıyorsa öncelikle tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm gittileri ile birlikte Tapu Sicil Müdürlüğünden istenilmesi,gitti kayıtlarının yüzölçümlerinde veya sınırlarında bir değişiklik varsa dayandığı belgelerin incelenip,doğru ve yasal bir nedenin bulunup bulunmadığının araştırılması,doğru esasa dayanmıyorsa,ilk tesisindeki sınırlara itibar edilmesi,ayrıca uygulamada yararlanmak üzere varsa komşu taşınmaz kayıtlarının getirtilmesi,böylece yanların dayandığı,usulüne uygun olarak çıkarılmış tüm belgeler toplandıktan,dosya öteki yönlerden de keşfe hazır hale geldikten sonra yöreyi iyi bilen yaşlı ve yansız yerel bilirkişi veya bilirkişiler aracılığı ile uygulama yapılması, kayıtlardaki her sınır yerel bilirkişi veya bilirkişilerden sorulup arazi üzerinde tespit edilmesi;gerektiğinde sınırlar hakkında açıklayıcı doyurucu bilgiler alınması, bilinmeyen sınırlar yönünden taraflara tanık dinletme olanağının sağlanması,komşu taşınmaz kayıtlarının da aynı şekilde uygulanarak yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin denetlenmesi gerekir.Öte yandan sınırlar değişebilir nitelikte ise veya tam olarak kapanmayıp açık yönler kalıyorsa, kayda değişmez sınırlarla bağlantı kesilmemek suretiyle miktarına göre kapsam belirlenmesi, ayrıca tapu fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilerden keşifte saptanan bilgi ve bulgulara uygun ve uygulamayı tam olarak yansıtan, infaza elverişli rapor ve kroki alınması zorunludur. Hal böyle olunca; yukarıda açıklandığı üzere davacıların dayandıkları tapu kaydının çekişmeli yere sağlıklı bir biçimde uygulanması tapu kapsamının belirlenmesi, uygulama sonucu tapu kapsamında kalan yer bakımından davanın kabul edilmesi gerekirken, kesin hüküm varlığından söz edilerek davanın reddedilmesi doğru değildir. Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 4.12.2005 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 450.00.-YTL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 07.11.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.