Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10760 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 20888 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : ANTALYA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 24/05/2013NUMARASI : 2012/371-2013/354Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı ve bir kısım davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 15.09.2015 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı S.S. M.. K.. vekili Avukat A.. T.. P.. ile diğer temyiz eden davacı V.. M.. vekili Avukat N.. İ.. geldiler davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davalılar ... Konut Yapı Koop. vd. vekili Avukat, temyiz edilen davalı ... Yapı Koop. vekili Avukat, davalı ... Yapı Koop., davalı ... Yapı Koop., davalı ... Yapı Koop., İhbar Olunan: Antalya ... Belediye Bşk. vekili Avukat, İhbar Olunan: Antalya Büyükşehir Belediye Bşk. vekili Avukat gelmediler yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Asıl dava elatmanın önlenmesi, ecrimisil ve yıkım, birleşen dava ecrimisil isteklerine ilişkindir.Davacı idare asıl davasında; maliki olduğu 2699 sayılı parsel sayılı taşınmaza davalıların uzun süredir yapılanmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve yıkım ile dava tarihinde geriye doğru 5 yıllık ecrimisile karar verilmesini istemiş, birleşen davada ise 2000-2004 yılları arasındaki dönem için ecrimisil istemiştir.Davalı ..., ... ve ... Yapı Kooperatifleri, dava konusu taşınmazı Belediyeden tahsisen satın aldıklarını, iyiniyetle bina inşa ettiklerini belirterek davanın reddini savunmuşlar, diğer davalılar ise davaya karşı herhangi bir savunma getirmemişlerdir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece “davaya konu istekler yönünden peşin harç tamamlattırılmadan davaya devam edilmeyeceği” gerekçesi ile bozulmuş; mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davaların kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı ve bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Hemen belirtilmelidir ki, asıl davada elatmanın önlenmesi isteği yönünden davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına davalı ..., ... ve ... Yapı Kooperatifleri hakkındaki davaların reddine, karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Tarafların elatmanın önlenmesi yönünden temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Tarafların asıl ve birleşen davaya konu ecrimisil istekleri yönünden temyiz itirazlarına gelince, çekişmeli taşınmazın bir bölümünün dava dışı Antalya Belediyesi tarafından davalı ... Konut Yapı Kooperatifi ve ... Arsa ve Konut Yapı koooperatifi'ne 16.10.1987 tarihli ve 248 sayılı karar ile tahsis edildiği, ancak kayıt malikinin ... Vakfı olması sebebiyle Belediyeye ödedikleri tahsis bedellerinin tahsili isteği ile Antalya Büyükşehir ile ... Belediye Başkanlıkları aleyhine davalı ... Arsa ve Konut Yapı Kooperatifi tarafından 05.07.2002 tarihinde, davalı ... Konut Yapı Kooperatifi tarafından ise 31.07.1998 tarihinde alacak davalarının açıldığı ve kabulle sonuçlandığı dosya kapsamından sabit ise de, davaya konu taşınmazın davacının idaresindeki ... Vakfı'na ait tapu kaydı kapsamında kaldığı kadastro mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda saptandığına göre, artık aleyhine ecrimsile hükümedilen davalı Kooperatiflerin müdahalelerinin haklı ve geçerli bir nedene dayandığı söylenemez.Öte yandan; birleşen 2005/39 esas sayılı davada davalı M.. K.. aleyhine 75.285,00-TL, davalı E.. K.. aleyhine ise 53.688.00-TL ecrimisil isteğinde bulunulmuş, ıslah ile davalı M.. K..'nden 172.082,02-TL, davalı E.. K..'nden ise 55.194,60-TLecrimisil istenmiştir.Bilindiği ve gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ile kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 25.02.2004 günlü ve 2004/1-120-96 sayılı kararı).Hemen belirtilmelidir ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere uygun şekilde 6100 sayılı HMK'nın 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.Bu nedenle, özellikle tarım arazilerin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler getirtilmeli, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için birim fiyatlar getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir. Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira paraları araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilerek resen emsal araştırılmalı, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda yukarda belirtilen ilke ve usuller dikkate alınmaksızın, çekişmeli taşınmaza en uygun emsal yeterince araştırılmadan ecrimisil hesabının yapıldığı, mahkemece bu rapor ile sonuca gidildiği açıktır. Öte yandan; birleşen davaların birlikte görülmekle birlikte ayrı dava olma özelliğini koruduğu, her bir dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiğinde kuşku yoktur. Nitekim yukarıda da açıklandığı üzere 6100 sayılı HMK'nın 297/2. maddesi uyarınca hüküm kısmında isteklerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu düzenlenmiştir. Ne var ki; mahkemece asıl ve birleşen davalarda talep edilen ecrimisil miktarları yönünden ayrı ayrı hüküm kurulmadığı görülmektedir.Hâl böyle olunca birleşen 2005/39 sayılı davada ecrimisil miktarları ıslah ile arttırıldığından ıslah edilen miktarların harcının alınması, yeniden bilirkişi heyeti oluşturmak suretiyle dava konusu taşınmaz üzerinde keşif yapılması, asıl davada istenen dönemleri kapsar biçimde yukarda belirtilen ilkeler çerçevesinde emsaller de incelenerek bilimsel verilere uygun denetime elverişli ecrimisil hesabını içeren bilirkişi raporu alınması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak asıl davada sadece 2000-2004 dönemini kapsar biçimde yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi asıl ve birleşen davalar bakımından ayrı ayrı hüküm kurulmamış olması da isabetsizdir.Kabule göre de; davalı M.. K.. hakkında ecrimisil isteği kısmen kabul edildiğine anılan davalı davada vekille temsil edildiğine göre, reddedilen ecrimisil miktarı üzerinden davalı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekirken bu hususun gözardı edilmiş olması da isabetsizdir.Tarafların değinilen yönler itibariyle temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden taraf vekilleri için 1.100.00.'er-TL. duruşma vekâlet ücretinin karşılıklı olarak alınıp birbirlerine verilmesine, 15.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.