MAHKEMESİ : EDİRNE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 29/12/2009NUMARASI : 1999/257-2009/423Taraflar arasında görülen davada;Davacı, ortak miras bırakanları T.. A..'un mülkiyeti kendisine ait pek çok taşınmazı ve menkul malları satıp, bunlardan elde ettiği gelirin bir kısmı ile davalılar adına döviz bürosu kurulmasını sağladığını, bir kısmı ile de davalılara başka mallar alındığını veya para olarak bırakıldığını, bütün işlemlerde murisin amacının saklı pay sahibi kız çocuklarının mahfuz hisselerini bertaraf ederek erkek çocuklarına karşılıksız kazandırmalarda bulunmak olduğunu ileri sürüp, saklı payına tecavüz ettiği oranda davalılardan tahsilini istemiştir.Davacı yargılama sırasında davasını ıslah ederek, muris adına kayıtlı iken davalı oğulları M.. ve M.. C..'a tapuda satış gösterilerek devredilen taşınmazların da tenkisini, olmazsa sayılan taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile murisin yasal mirasçıları adına payları oranında tescilini istemiştir.Davalı M.., kendi çalışma ve birikimleri ile ticari faaliyette bulunduğunu, miras bırakanın tenkisi gerektiren bir bağış veya kazandırması olmadığını bildirip, davanın reddini savunmuş, diğer davalılar yanıt vermemiştir.Mahkemece, saklı paya tecavüz bulunmadığı gerekçesiyle tenkis davasının reddine, davalı M..'e yapılan temliklerin danışıklı olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle bu davalı yönünden tapu iptal ve tescil davasının kısmen kabulüne, bir kısım taşınmazlar ve diğer davalılar yönünden iptal-tescil davasının reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, tenkis isteğine ilişkin olup, yargılama sırasında ıslah ile kademeli olarak tapu iptal-tescil isteğinde de bulunmuştur.Mahkemece, tenkis isteğinin reddine, davalı M.. yönünden tapu iptal ve tescil isteğinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; tarafların miras bırakanı T.. A.'un 8.5.1998 tarihinde öldüğü, eldeki davanın 7.5.1999 tarihinde açıldığı, mirasçı olarak davacı kızı G., davalı oğulları M., M.C., M..ve dava dışı eşi B.ve kızı G..'i bıraktığı, miras bırakanın 5 parça taşınmazını 24.5.1989'da davalı M.e satış suretiyle temlik ettiği, tapu iptal ve tescili istenen diğer taşınmazların davalılar M..ve M. C. tarafından 3.kişilerden satın alındığı, miras bırakanın 1991 ila 1998 yılları arasında 18 parça taşınmazını 3.kişilere sattığı, murisin ölümü ile mirasçılarına pek çok taşınmazın intikal ettiği, A.. Döviz ve ... Ticaret A.Ş.'nin davalılar ve dava dışı kişilerce ortak olarak 17.12.1996 tarihinde kurulduğu, miras bırakana ait banka hesaplarında parasının mevcut olduğu görülmektedir. Davacı, 9.11.2009 havale tarihli harçsız ıslah dilekçesinde, muris tarafından davalı oğulları M..ve M.. C..'a satış gösterilerek temlik edilen taşınmazların da tenkisini, olmazsa muvazaa nedeniyle iptal ve tescil talebinde bulunmuştur. Anılan ıslahın HUMK.'nun 83.ve devamı maddelerine uygun olduğu söylenemez ise de ıslah sonucu iptal ve tescile karar verilen taşınmazlar yönünden davalılardan M..'i ilgilendirmesine ve 16.2.2010'da karar kendisine tebliğ edilen M..'in temyiz dilekçesini 22.2.2010 tarihinde havale ettirerek süresinde vermesine karşın mahkemece temyiz talebinin süresinde olmadığı gerekçesi ile verilen ret kararı davalı M.. tarafından temyiz edilmediğinden sözü edilen hususlar bozma sebebi sayılmamıştır.Ne varki, tenkis isteği yönünden mahkemece yapılan soruşturmanın hükme yeterli olduğu söylenemez.Bilindiği üzere; tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (tebberru) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul;miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik ) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür.Tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler ile, iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bir aylık iaşe, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tesbiti gerekir. (MK.565) Miras bırakanın Medeni Kanunun 564. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve subjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belilenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez. Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya Medeni Kanunun 565. maddesinin 1,2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken Medeni Kanunun 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirascılardan ise aynı kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir. Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (SABİT TENKİS ORANI) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (MK.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir. Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihinin kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı uyarınca sür'atle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, tercih hakkının kullanıldığı gündeki fiatlara göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak NAKTİN ödetilmesine karar verilmelidir. Somut olayda, mahkemece yapılan araştırma, uygulama ve alınan raporların hükme yeterli ve elverişli olmadığı, sabit tenkis oranı hesaplanırken miras bırakanın tasarruf dışı taşınmazları ile çekişmeli taşınmazların ve davalılara yaptığı diğer kazandırmaların (şirket sermayesi gibi) tespitinde hatalar (miktar, pay vs.) yapıldığı ve yine tenkis miktarının tespitine ilişkin raporda da benzer hatalar yapıldığı, hatalı bilirkişi raporlarına dayanılarak sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca, yukarıda değenilen ilkeleri kapsar biçimde tenkis yönünden araştırma, inceleme ve soruştanın noksansız tamamlanması, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturmayla yetinilerek ve hatalı raporlar esas alınmak suretiyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.2.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.