Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10751 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 7741 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ: AMASYA SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 06/02/2013NUMARASI: 2012/726-2013/196Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, tetkik hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp, düşünüldü;Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkin olup, mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 617 parsel sayılı taşınmazın kayden davacı adına kayıtlı olduğu, davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı anlaşılmaktadır.Davacı, maliki bulunduğu taşınmaza davalının tarımsal faaliyet yaparak ve tel çitleri sökerek müdahale ettiğinin ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Davalı ise, dava konusu taşınmaza müdahalesi olmadığı, çekişmeli taşınmazın yanında bulunan tapusuz boşluğu kullandığını savunmuştur.Bilindiği gibi, Türk Medeni Kanununun 683. maddesine dayalı elatmanın önlenmesi istekli davaların konusunu haksız eyleme dayalı tasarrufların oluşturduğu kuşkusuzdur.Somut olayda, mahkemece, çekişme konusu taşınmaza davalının müdahalesi olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve uygulamanın hüküm vermeye yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Şöyle ki, mahkemece yapılan uygulama sonucu elde edilen fen bilirkişiler raporu ile, dava konusu taşınmazın (C) ile gösterilen 340.54 m2.lik alanına davalının tecavüz ettiği belirtilmiş, aynı keşfe katılan ziraat mühendisi bilirkişi raporunda ise, çekişmeli 617 parsel sayılı taşınmazın, tarla vasıflı, sulanabilir tarım arazisi olduğu belirtildikten sonra, fen bilirkişiler raporunda (C) ile gösterilen 340.54 m2.lik kısımda kurumuş halde yabancı otların bulunduğu, toprak işlemesinin yapılmadığı, üzerindeki bitki örtüsü ve toprak yapısından bu alanda tarımsal faaliyetin de bulunmadığı, davalının ekim-dikim yapmak suretiyle bir tecavüzünün olmadığı belirtilmiş, böylece iki ayrı bilirkişiler raporu çelişmiş, mahkemece, bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.Bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmiş olmasının doğru olduğu söylenemez. Hal böyle olunca; yukarıda açıklandığı şekilde bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi bakımından mahallinde yeniden uygulama yapılması, bilirkişilerden denetime elverişli, uygulamayı gösterir rapor alınması, tanıkların yeniden dinlenmesi ve (C) alanını davalının tasarrufunda bulundurup bulundurmadığı, dolayısıyla davalının dava konusu taşınmaza müdahalesi olup olmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.Davacının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.