Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10750 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 7771 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : ERZURUM 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 29/01/2013NUMARASI : 2012/158-2013/68Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesmi, yıkım, eski hale getirme ve tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım, eski hale getirme ve tazminat isteklerine ilişkindir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 150 ada 35, 41 ve 43 parsel sayılı taşınmazların kayden davacılar ve dava dışı kişi adına kayıtlı olduğu, davalıların kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir haklarının bulunmadığı, öte yandan, davalı N...Doğal Kaynak Suları Meş. Gıda Mad. İnş. Taah. San. Tic. Ltd. Şti. nin dava konusu taşınmazların yer aldığı Karagöbek köyü, Gözeler mevkiinde bulunan su kaynağını, dava dışı Erzurum İl Özel İdaresinden 30.07.2008 tarihli kira sözleşmesi ile 3 yıllığına kiraladığı anlaşılmaktadır.Davacılar, maliki bulundukları 150 ada 35, 41 ve 43 parsel sayılı taşınmazlara davalıların su işleme fabrikası yapılması kapsamında iş makinesi ile geçmek ve su boruları döşemek suretiyle müdahale ettiklerini, taşınmazlardan yıllarca ürün elde etme imkanı kalmadığını ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir. Yapılan uygulama sonucu elde edilen bilirkişi raporu ile, dava konusu 150 ada 35 parsel sayılı taşınmazın bir bölümüne toprak altından su borusu geçirmek suretiyle davalı N.. Doğal Kaynak Suları Meş. Gıda Mad. İnş. Taah. San. Tic. Ltd. Şti. tarafından tecavüz edildiği, diğer 41 ve 43 parsel sayılı taşınmazlara ise bir müdahale olmadığı belirlenerek, 35 parsel sayılı taşınmaza anılan davalı şirket tarafından yapılan elatmanın önlenmesine ve yıkım isteğinin kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalıların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Davalıların öteki temyiz itirazlarına gelince; Hemen belirtilmelidir ki, elatma olgusu haksız bir eylem olup, davanın eylemi gerçekleştiren gerçek veya tüzel kişiye yöneltilmesi gerekir. Bilindiği gibi, davada taraf ehliyeti dava şartlarından olup, kamu düzeni ile ilgilidir. Ayrıca, mahkemece re’sen gözetilmesi gerekli bir kuraldır. Somut olayda, kendisine husumet yöneltilen A..N..’nun anılan elatma eylemine sebebiyet veren diğer davalı N..Doğal Kaynak Suları Meş. Gıda Mad. İnş. Taah. San. Tic. Ltd. Şti.’ nin temsilcisi olup, davanın davalı A.. bakımından, 1086 sayılı HUMK. nun 38. (6100 sayılı HMK.nın 50.) maddesi hükmü gereğince pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği açıktır.Öte yandan, davacıların müdahale nedeniyle uğradıkları zararın giderilmesi istekleri bakımından, mahkemece yapılan uygulama sonucunda elde edilen bilirkişi raporlarında, müdahaleye konu 35 parselin 2. sınıf sulu tarım arazisi olduğu, çayır arazisinden borularla suyun çekilmesi nedeniyle ot üretiminin düşeceği, buna bağlı olarak elde edilecek tarımsal gelirde azalma olacağı düşüncesiyle taşınmazın tamamı bakımından muhtemel zarar doğrultusunda hesap yapılarak sonuca gidildiği görülmektedir.Diğer taraftan, belirtmek gerekir ki, Türk Medeni Kanununun 683. maddesi hükmüne göre, malik şey üzerinde hukuk düzeninin sınırları içinde kullanma, yararlanma ve tasarruf yetkisine sahip olup, her türlü haksız elatmanın önlenmesini dava edebilir. Ayrıca, elatma haksız eylem olup, elatma nedeniyle uğradığı zararın da tazminini isteyebilir. Bilindiği gibi, zararın kapsamının belirlenmesi de hakimin görevidir. (Borçlar Yasasının 42, 43. maddeleri (yeni Türk Borçlar Yasanının 50., 51.)O halde, mahkemece, davalı şirketin davacılar taşınmazına yukarıda açıklanan müdahalesi nedeniyle davacıların ne kadar zararının olduğunun belirlenerek, ona hükmetmek gerekirken, talep olmayan doğrultuda muhtemel zarara göre hesap yapılarak hangi dönem için olduğu belli olmayan tazminatın hüküm altına alınması isabetsizdir. Ayrıca, elatılan yerin bedelinin de tazminat hesabına dahil edilmesi doğru değildir. Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan şekilde, davalı A.. yönünden davanın pasif husumet yokluğundan reddine ve zararında özetlenen biçimde haksız eylemin gerçekleştiği tarihten itibaren hesaplanarak davalı şirketten tahsiline karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.Davalıların bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesi aracılığıyla) 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.