Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10715 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 8367 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : SAKARYA 2. SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 28/02/2013NUMARASI : 2012/1106-2013/194Yanlar arasında görülen muhdesat bilgilerinde düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi,Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Eldeki davada; davacı, 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesinin uygulamasıyla hazinenin kayden maliki olduğu 107 ada 29 parsel sayılı taşınmazın muhdesat bilgilerinde mirasbırakanının "R.oğlu R.T." olarak yazılı isminin yanlış yazıldığını ileri sürerek nüfus kaydına uygun olarak "R.oğlu E.T." olarak düzeltilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu taşınmaza ait kadastro tespit tutanaklarında düzeltme yapılmasına dair hüküm kurulmuştur.Tespiti istenen davacı miras bırakanı "R.oğlu E.T.'nın" nüfus kayıtlarına göre, R. ve A.oğlu 15.01.1946 doğumlu S..ilçesi,M.. köyü ..numaralı hanede kayıtlı,eşinin R.,evlatlarının ise E.F.,H.A.H.ve A.kardeşlerinin ise N.N.C.E. ve Ş.olduğu ve davacının da "R.oğlu E. T.'nın" oğlu olduğu anlaşılmıştır.Dava konusu Mağara köyü 107 ada 29 parsel sayılı taşınmazın edinme sebebi sutununda; "6831 sayılı yasanın 2/B maddesi gereği orman vasfını kaybedip Orman Kadastro Komisyonu tarafından orman sınırları dışına çıkarılan M.. Köyü P.III nolu 2/B parseli sınırları içerisinde kalan ve 3402 sayılı Kadastro Kanunun ek 4. maddesi gereğince 107 ada 29 parsel olarak Maliye Hazinesi adına sınırlandırılması yapılan ve halen S.Z. oğlu H. Y. ve S. Z. oğlu 1972 doğumlu G.Y. ve Y. oğlu R. K. ve R. oğlu R. T.'nın müştereken kullanımlarında olan ve bu taşınmaz üzerine 1999 yılında yukarıda adı geçen kişiler tarafından fındık ağacı dikildiği ve halende adı geçenlerin kullanımında olduğu tutanağın beyanlar hanesinde belirtilmek suretiyle " 2010 yılında Maliye Hazinesi adına Kadastroca tespit ve aynı yıl tescil edilmiş aynı zamanda muhtesat bilgilerinde " üzerindeki fındık ağaçları S. Z. oğlu H. Y. ve S.Z.oğlu G.Y.ve Y.oğlu R.K.ve R. oğlu R. T.nın müştereken kullanımlarındadır " olarak işlenmiştir.Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.Bu tür işler, 6100 sayılı HMK’nin 382/9-ç maddesi gereğince çekişmesiz yargı usulüne göre sulh hukuk mahkemesinde ve taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan, aynı Kanunun 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülür. Tapuda kayıt düzeltilmesi ve tespit taleplerini, tapu maliki ile mirasçıları isteyebilir.Bunun yanı sıra, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgileri ilgili olarak düzeltme isteyebilir. Ayrıca bu işlerin, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak talep eden kişinin aktif dava ehliyeti vardır.HMK. nun geçici birinci maddesi gereğince “Bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağından” kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra yapılan taleplerin tapu müdürlüğüne ilgili sıfatıyla yöneltilerek yapılması gerekir. Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.2-Nüfus müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak talep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir. 5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir.Talebin niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.Tapu müdürlüğü ilgili sıfatıyla yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır.Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında;dava konusu taşınmazın tapu kaydı dayanakları ile incelenmiş,davacı tarafından dede hanesinden itibaren nüfus kayıtları sunulmuş, Nüfus Müdürlüğü tarafından M..Köyünde R.T.isminde bir kişinin kaydına rastlanmadığı bildirilmiş,zabıta aracılığıyla "R.T." isimli bir kişinin taşınmazın yer aldığı M..Köyünde yaşamadığı ancak kayıt malikinin E. T.'nın abisi N. T.olabileceği saptanmış,mahkemece kolluk aracılığıyla tespit edilen mahalli bilirkişiler dinlenmiştir.Mahkemece,yukarıda açıklanan ilkeler gözetildiğinde hükme yeterli bir araştırma, inceleme ve soruşturma yapıldığını söyleme olanağı yoktur.Şöyleki; dava konusu taşınmazın tapu kaydının muhdesat bilgileri kısmında görünen "S.Z. oğlu H.Y. ve S.Z.oğlu G.Y. ve Y. oğlu R.K. " isimli kişi veya kişilerin bulunması halinde bizzat, vefat etmiş iseler mirasçıları duruşmaya çağrılarak muhdesat bilgilerinde bulunan "R. oğlu R.T.'nın" kim olduğu sorulmalı, "R.oğlu N.T.'nın" vefat ettiği gözetilerek mirasçıları duruşmaya çağrılarak dava konusu taşınmazdaki muhdesat bilgilerine ilişkin hak iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı,davacı taraf dava dilekçesinde tanık deliline de dayanmakla bildirmek istediği tanıklar ve sağ iseler tutanak bilirkişilerinin de katılımı ile taşınmaz başında keşif yapılmalı, belirtilen hususlarda araştırma ve inceleme yapılarak tapu ve nüfus kayıtları arasında bağlantı sağlanarak tapu kaydının muhdesat bilgilerindeki kişi ile davacının murisinin aynı kişi olup olmadığı tereddüde yer vermeyecek şekilde tespit edildikten sonra bir karar vermek gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. Kabule göre de,6100 sayılı HMK'nun 26. maddesinde ''Hâkim tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olup ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir'' şeklinde düzenleme mevcut olup davacının murisinin tapu kaydının muhdesat bilgilerinde hatalı yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi talep edilmiş olduğu halde mahkemece usul hukukunda taleple bağlılık kuralı olarak belirtilen anılan yasa hükmü gözardı edilerek kadastro tespit tutanaklarında ismin düzeltilmesine karar verilmesi doğru değildir. Kaldıki;Tapu Sicil Tüzüğünün 87. maddesi uyarınca kadastro çalışmaları sırasında meydana gelen yazım hataları ile ad, soyad ve baba adındaki yanlışlık veya eksikliklerin düzeltilmesi o maddede belirtilen inceleme suretiyle tapu müdürlüğünce yapılabileceğinden mahkemece tutanakta düzeltme yapılması da doğru değildir. Davalı vekilinin, bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK.nun geçici 3/2.maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA,26.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.