Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10692 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 8477 - Esas Yıl 2006





MAHKEMESİ : ÇORLU 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 27/04/2006NUMARASI : 1998/580-169Taraflar arasında görülen davada;Davacı, miras bırakanları Ş.'nün çekişme konusu taşınmazları mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak davalı oğlu E. 'e temlik ettiğini, E. 'in anılan taşınmazları damadı olan diğer davalıya danışıklı olarak devrettiğini, ayrıca dava dışı başka taşınmazlarında hile ile adına intikalini sağladığını ileri sürerek tapuların iptali ile mirasçılar adına tescili isteğinde bulunmuştur.Davalılar; davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davacı iddiası sabit görülmeyerek davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi n raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.-KARAR-Dava, muriz muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden miras bırakan Ş. 'nün dava konusu ve . parsel sayılı taşınmazları dava dışı başka taşınmazlarla birlikte 9.8.1978 tarihli akitle satış suretiyle davalı E. 'e temlik ettiği, onunda anılan taşınmazları 31.3.1998 tarihinde yine satış suretiyle davalı A.'e intikal ettirdiği anlaşılmaktadır.Davacı, eldeki davada miras bırakan tarafından yapılan temliklerin kendisinden mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürmüştür.Bilindiği üzere;uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. .Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşınmaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ve miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Somut olaya gelince; davalı E. .miras bırakanla birlikte yaşadığı, davalıya temlik edilen taşınmazlara karşılık davacıya intikal eden taşınmaz olmadığı, taşınmazların gerçek değerleri ile temlik değerleri arasında aşırı nisbetsizlik bulunduğu sabittir.Öte yandan davalı E. .yapılan temliklerde satış bedelinin murise ödendiği de kanıtlanmış değildir.Hal böyle olunca, çekişmeli taşınmazların miras bırakan tarafından davalı E.e temlikinin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu diğer davalı A.'in de bu olguyu bilebilecek durumda olduğu gözetilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davacının temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.Nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 6.11.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.