Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10645 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 8696 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ: ALAŞEHİR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 05/05/2011NUMARASI: 2010/344-2011/127Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden malik olduğu 1765 parsel sayılı taşınmazının 1244 m2 kısmına davalının haksız tecavüz ettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı, çekişme konusu kısmı, taşınmazın eski malikleri aynı zamanda davacının miras bırakanları olan Z.Ü. ile M. Ü.'den 23.09.1976 tarihinde harici satış senedi ile babasının satın aldığını ve ölümü ile de kendisine kaldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, dava konusu yerin satılarak parasının ödendiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .... raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Toplanan delillerden ve tüm dosya içeriğinden; çekişme konusu taşınmazın geldisi olan 361 parsel sayılı taşınmazın 25.12.1969 tarihinde ¼ payının davacının babası M. Ü., ¼ payının da babaannesi olan Z. Ü.ye aitken 01.04.1986 tarihinde ayırma neticesinde 1765 parselin oluştuğu, aynı paylar oranında aynı şahıslar adına kayıtlı iken Z.Ü.'nün ölümü ile payının davacıya intikal ettiği, babasının payının da intikal ve hisse tevhidi ile davacıya geçmesi üzerine, dava konusu 1765 sayılı taşınmazın tamamına kayden davacının malik olduğu, davalının hiçbir hakkı olmadığı halde sözkonusu yerin 1244 m2'lik kısmını işgal ettiğini ileri sürerek davacının eldeki davayı açtığı, davalı ise; çekişme konusu yerin 1244 m2'lik kısmını miras bırakan babası K. E.'nın 23.09.1976 tarihli arsa satış senedi ile o dönemin malikleri ve davacının murisleri olan Z.ve M.'tan aldığını, babasının 25.12.1983 tarihinde vefatı üzerine, 28.02.1984 tarihinde adi yazılı taksim sözleşmesine istinaden mirasçıları arasında terekesinin taksim edilmesi neticesinde çekişme konusu yerin kendisine isabet ettiğini ve harici satış sözleşmesinden kaynaklanan hakkına dayalı olarak tasarruf ettiğini bildirdiği, esasen harici satış sözleşmesinin davacının da kabulünde olduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar tapulu taşınmazların Türk Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213, 2644 sayılı Tapu Kanunun 26 ve Noterlik Kanunun 60. maddesi uyarınca resmi şekilde yapılmayan satışlarına hukuken değer verilemez ise de, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 994. maddesi hükmü uyarınca taşınmazı haricen satın alan ve mirasçıları yönünden, kişisel hak sağlayacağı ve bu hakkında harici satış bedeli kendilerine ödeninceye kadar taşınmazı yedlerinde tutma başka bir ifadeyle hapis hakkı sağlayacağı tartışmasızdır.Hal böyle olunca; 1940 tarih, 2/77 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı da gözetilerek harici satış sözleşmesinin lehdarına hapis hakkı sağlayacağı düşünülmek ve Türk Medeni Kanununun 994. maddesi hükmü de dikkate alınarak hapis hakkı tanınmak suretiyle elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir. Davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün 12.01.2011 tarihinde kabul edilen ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı HUMK.'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.