MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 13. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 08/07/2014NUMARASI : 2012/164-2014/264Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR- Dava, ecrimisil isteğine ilişkin olup, mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Davacı, mirasbırakan F.. K..'nin maliki olduğu 903 ada 118, 29 ada 14 ve 514 ada 27 parsel sayılı taşınmazlardaki daire ve dükkanlar ile ... ilindeki 633 parsel sayılı yazlığı murisin 2007 yılında ölümünden itibaren davalıların bizzat kullanmak ve kiraya vermek suretiyle tasarruf ettiklerini, miras payına karşılık kendisine bir ödeme yapmadıklarını ileri sürerek 10.000,00 TL ecrimisilin tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı Zekeriya, davacının taşınmazlardaki payını kim kullanıyorsa ona karşı dava açması gerektiğini, intifadan men koşulunun gerçekleşmediğini, murisin vasiyet ettiği taşınmazları kullandığını, dava konusu yerlerden bir geliri olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Diğer davalılar, yargılamaya katılmadıkları gibi davaya cevap da vermemişlerdir.Mahkemece, çekişme konusu taşınmazların muris adına kayıtlı olduğu, davacının kesin mehile rağmen intifadan menin gerçekleştiğine dair dosyaya bir delil sunmadığı gibi çekişmeli yerlerin emsal araştırması yapılması bakımından adreslerini de bildirmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; davacının 29.02.2012 tarihli dava dilekçesi ile adreslerini bildirmek suretiyle toplam 13 parça daire, dükkan ve yazlık olmak suretiyle mirasbırakan F.. K..'ye ait taşınmazlar bakımından payına isabet eden ecrimisil talebinde bulunduğu, ardından 05.07.2012 tarihli dilekçesi ile, 903 ada 118, 29 ada 14 ve 514 ada 27 parseller ile ... ilindeki 633 parsel sayılı taşınmaz olarak parsel numaralarını bildirdiği, anılan taşınmazların muris adına kayıtlı olduğu, murisin 17.02.2007 tarihinde ölümü ile davacı, davalılar ve dava dışı mirasçıların kaldığı, çekişmeye konu edilen yerlerin dükkan, mesken ve arsa niteliğinde oldukları anlaşılmaktadır../..Hemen belirtilmelidir ki, dava konu taşınmazda taraflar paydaştırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil istiyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz. Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı)25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay'ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar. Yukarıda açıklanan ilke ve olgular doğrultusunda somut olaya bakıldığında, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Şöyle ki, çekişme konusu edilen taşınmazların parsel numaraları gelen tapu kayıtları ile dosyada mevcut ve dava dilekçesi ile adresleri de bildirilmiş olup, mahkemece, mahallinde yapılan keşif sonrasında bilirkişilerin isteği üzerine anılan taşınmazların mimari projeleri de (CD) olarak dosyaya gönderilmiştir../..Öyleyse, mahkemece kesin mehilin gereği yerine getirilmediği, iddianın ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olması dosya kapsamına uygun değildir.Hal böyle olunca; mahallinde uzman bilirkişi heyeti ile birlikte yeniden keşif yapılarak dava konusu taşınmazların tapu kaydındaki nitelikleri gözetilerek fiili zemindeki durumlarının tespit edilmesi, davalıların hangi taşınmazı ne şekilde tasarruf ettiklerinin saptanması, çekişmeli yerlerde haksız kullanımlarının bulunup bulunmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi, haksız kullanımın varlığının tespit edilmesi halinde davacı payına isabet eden ecrimisilin yukarıda açıklanan ilke ve olgular doğrultusunda saptanması, bilirkişilerden uygulamayı gösterir, denetime elverişli rapor alınması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek dosya kapsamına aykırı kabulle yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir. Davacının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesi aracılığıyla) 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.