MAHKEMESİ : KIRŞEHİR 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 30/01/2014NUMARASI : 2010/206-2014/100Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, ehliyetsizlik ve vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı pay oranında tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkindir.Davacı, vekâletnamenin düzenlendiği tarihte Alzheimer hastası olan mirasbırakanı H.. K..'in hastalığından haberdar olan davalı torununun mirasbırakandan aldığı vekâletname ile 986 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 1 no'lu bağımsız bölümü mal kaçırma amacı ile F.. A..'a satış suretiyle temlik ettiğini ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline, olmazsa satış bedelinin miras payı oranında tahsilini istemiştir. Davalı H.. H.., vekaletname tarihinde mirasbırakan dedesinin akıl sağlığının yerinde olduğunu, mirasbırakanın iradesine uygun geçerli bir vekâletname ile taşınmazı satıp alıcıya teslim ettiğini bildirerek davanın raddini savunmuştur.Dahili davalı Fatih, iyiniyetle satın aldığı taşınmazın bedelini vekile ödediğini bildirip davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, vekâletname tarihinde mirasbırakanın ehliyetsiz olduğu, ilk el durumundaki dahili davalı Fatih'in TMK'nın 1023.maddesi koruyuculuğundan yaralanamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Bilindiği üzere; tapu iptal ve tescil davaları kayıt maliki ya da malikleri aleyhine açılır.Somut olayda, çekişmeli taşınmaz dava tarihinde ve hâlen dahili davalı F.. A.. adına kayıtlıdır. Eldeki davada F.. A..'a husumet yöneltilmemiş, hakkında usulüne uygun bir dava açılmamış, yargılama sürerken davaya dahil edilmiştir. Olayda zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı gibi dahili dava yoluyla davaya dahil edilen bir kimseye taraf sıfatı kazandırılmasına ve hakkında hüküm kurulmasına yasal olanak yoktur. Dahili dava yolu ile bir kimseye taraf sıfatı kazandırılamayacağı yargısal uygulamalar ile kararlılık kazanmış ve bu husus öğretide de benimsenmiştir../..Diğer taraftan, Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulunun 28.05.2012 tarihli Raporuna göre mirasbırakan H.. K..'in vekaletnamenin verildiği ve satış sözleşmesinin yapıldığı 20.05.2009 tarihinde fiil ehliyetine sahip olmadığının bildirilmesi sebebiyle mirasbırakanın ehliyetsiz olduğu olgusunun mahkemece kabul edilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur.Ancak, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 599. maddesi hükmü uyarınca; miras, murisin ölümüyle ve terekenin açılmasıyla mirasçılarına geçer ve mirasçılar terekedeki mallar (menkul-gayrimenkul) üzerinde bu tarih itibarı ile hak sahibi olurlar. Türk Medeni Kanunun 640. maddesi hükmü gereğince birden çok mirasçının bulunması halinde, mirasın intikaliyle paylaşmaya kadar mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Böylece, mirasçılar terekeye elbirliği mülkiyeti ile sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere terekeye ait haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. TMK'nin 701/2. maddesi hükmüne göre, elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin hakkı ortaklığa giren malların tamamına yaygındır. Bir başka ifadeyle, tereke üzerindeki hak sahipliği ortaklardan tek başına hiçbirine ait olmayıp hak sahibi olan ortaklıktır. Ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması iddiasına dayalı davalar tereke adına açılması gerektiğinden, mirasçılardan bir bölümünün payları oranında açtıkları davanın dinlenilmesine olanak yoktur. Anılan kural Türk Medeni Kanununun elbirliği mülkiyetini düzenleyen Türk Medeni Kanunun 701 ile 703. maddeleri hükümleri gereğidir.Somut olayda; mirasbırakanın ölüm tarihine göre terekesi elbirliği mülkiyetine tabidir. Davacı dışında başkaca mirasçıların bulunduğu dosya kapsamı ile sabittir. Terekeye karşı yapılan mülkiyetten kaynaklanan haksız fiil niteliğindeki muris muvazaası ve elatmanın önlenmesi gibi davaların dışında ehliyetsizlik, vekalet görevinin kötüye kullanılması hata-hile-gabin vs.gibi davalarda terekeyi temsil eden tüm mirasçıların bir arada hareket etmek suretiyle davayı birlikte açmaları, ayrıca, mirasçılardan birinin terekeye iade şeklinde dava açması halinde de tüm mirasçılarının davada temsil edilmesi ve yütürülmesi gerekeceği (T.M.K. 640 md.) tartışmasızdır.Bu durumda, pay oranında açılan davanın dinlenemeyeceği açıktır.Hâl böyle olunca, davanın reddi gerekirken, esastan hüküm kurulması isabetsizdir.Davalı ve Dahili Davalının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.