MAHKEMESİ : SOMA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 10/10/2012NUMARASI : 2011/10-2012/444Yanlar arasında görülen mükerrer oluşan kaydın iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakiminraporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, mükerrer oluşan kaydın iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece; teknik bilirkişiler tarafından düzenlenen 20.07.2012 havale tarihli krokili raporda A ile işaretlenen 1.480 m² yüzölçümlü kesimin 455 ve 456 parselin geometrik çapı içinde kaldığı, Soma Tapulama Mahkemesinin 26.12.1980 gün 1977/40-1980/30 sayılı kararıyla 455 parselin yüzölçümü 2.137 m²'ye yükseltildiğinden, 456 sayılı taşınmazın yüzölçümünün 2.180m2 olarak düzeltilmesi halinde mükerrer tescilin ortadan kalkacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 455 sayılı taşınmazın 22.8.1972 tarihinde yapılan genel arazi kadastrosu sırasında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine istinaden 2.137 m² yüzölçümlü olarak H..H.. C..dına tespit edildiği, 456 sayılı taşınmazın ise aynı tarihte yapılan kadastro sırasında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle 1.675m2 yüzölçümlü olarak Ş..A..N.. adına tespit edildiği, bu tespitlerin 28.11.1975-29.12.1975 tarihleri arasında askı ilanlarının yapıldığı, 455 parselin tutanağının itiraz olmadığı yönündeki açıklama ile 30.12.1975 tarihinde kesinleştirildiği, ancak H.. K..'nun yasal süresi içinde 461 parsele itirazı, Ş..A. Nalbant'ın ise 456 parseldeki yerim noksandır yönündeki itirazı üzerine Bergama Bölgesi Tapulama Komisyonunca 13.4.1977 gün 108 sayılı karar ile 455 parselin yüzölçüm ve malik bölümlerinin iptal edilerek 620 m² yüzölçümlü olarak 1/2'şer pay itibariyleH..H..C. ve H.. K.. adlarına, 456 parselin yüzölçüm bölümünün iptal edilerek 3.660 m" yüzölçümlü olarak Ş.A. N.. adına tespite karar verildiği, bu kararınH..H..C.'a 02.05.1977 tarihinde tebliğ edildiği, H.H.in 20.05.1977 tarihinde h..k.taraf göstererek 455 parsele ilişkin komisyon kararının iptali kadastro tespitinde olduğu gibi adına tescile karar verilmesi istemiyle dava açtığı , Soma Tapulama Mahkemesinin 26.12.1980 gün 1977/40-1980/30 sayılı ilamı ile “30 günlük süre içinde 455 parsel hakkında komisyona itiraz edilmediğinden 455 sayılı taşınmazın kadastro tespitinin 30.12.1975 tarihinde kesinleştiği ve tapuda infazının yapıldığı, komisyonun kesinleşen parselin malikini ve yüzölçümünü değiştirme yetkisinin bulunmadığı“ gerekçesiyle Tapulama Komisyonunun anılan kararının iptaline ve 455 parselin ilk kadastro tespitinde olduğu gibi 2.137 m² yüzölçümlü olarakH..H..C. adına tesciline karar verildiği, kararın kesinleştiği ve halen 455 parselin 2.137 m² yüzölçümlü olarak ırsen intikal yoluyla davalılar R.. C..ve ortakları adlarına tescilli oldukları, 456 sayılı taşınmazın ise halen 3.660m² yüzölçümlü olarak satış ve hisse devri yoluyla davacılar adlarına tapuda kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.Davacılar, 3402 sayılı Kadastro Yasasının 22. maddesi uyarınca mükerrer olarak yapılan tescilin iptali ve tescil isteğinde bulunmuşlardır.Bilindiği üzere, 3402 sayılı Yasanın 22/1 maddesi “ evvelce tespit, tescil veya sınırlandırma suretiyle kadastrosu ya da tapulaması yapılmış yerin yeniden kadastrosu yapılamaz. Bu gibi yerler ikinci bir kadastroya tabi tutulmuşsa, ikinci kadastro bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılır” hükmünü getirmiştir. Böylesi bir durumda ise mükerrer olarak oluşturulan hangi sicil kaydına değer verilmesi gerektiği önem ifade etmektedir.O halde, yukarıda değinilen yasal düzenleme ve sapma gösterilmeksizin gerçekleştirilen ve uygulamada benimsenen ilke gereğince kadastro tespit tutanağı önce tanzim edilen sicil kaydının yasal açıdan korunacağı tartışmasızdır. Ancak 455 ve 456 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitleri aynı tarihte yapılmış olup Soma Tapulama Mahkemesinin 26.12.1980 gün 1977/40-1980/30 sayılı ilamı üzerine teknik bilirkişiler tarafından düzenlenen 20.07.2012 havale tarihli krokili raporda A ile işaretlenen 1.480m2 yüzölçümlü kesim 455 ve 456 parsel sayılı taşınmazların geometrik çapı içinde kaldığından mükerrer tescil oluşmuştur. Tapulama Mahkemesi kararı üzerine mükerrer tescil meydana geldiğinden kadastro tespit tarihinden sonraki sebep sözkonusu olup somut uyuşmazlıkta 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre uygulanamaz. Soma Tapulama Mahkemesinin anılan kararında 456 parsel sayılı taşınmazın tespit maliki V..İ.. N..taraf olmadığından ve 456 parsel hakkında hüküm de kurulmadığından davacılar ve miras bırakanları (V..İ. N..) yönünden 6100 sayılı HMK'nin 303.maddesinde düzenlenen kesin hükümden de söz edilemez. Bu durumda teknik bilirkişiler tarafından düzenlenen 20.07.2012 havale tarihli krokili raporda A ile işaretlenen 1.480m² yüzölçümlü kesimin 455 ve 456 sayılı parsel sayılı taşınmazların geometrik çapı içinde kaldığı, Soma Tapulama Mahkemesinin 26.12.1980 gün 1977/40-1980/30 sayılı ilamının kadastro paftasında tersimatının yapılmadığı anlaşıldığına göre A ile işaretlenen bölümün kim/kimlerin zilyetliğinde bulunduğu önem arzetmektedir. Zilyetlik maddi bir olgu olup, bunun tanık dahil her türlü delille kanıtlanması gerekir. Mahkemece keşif yapılarak taraf tanıkları dinlenmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli değildir. O halde mahkemece tarafların bildirdiği tanıklar ve hayatta bulunan kadastro tespit bilirkişileri huzuruyla taşınmaz başında yeniden keşif yapılarak çekişme konusu A ile işaretlenen yerin kadastro tespit tarihinden önce kime ait olduğu, zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp, kadastro tesbit tarihine kadar kimden kime ne şekilde intikal ettiği, kimlerin zilyetliğinde bulunduğu duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmeli, komşu parsellerin kadastro tespit tutanakları ve var ise kadastro sırasında uygulanan dayanak vergi ve tapu kayıtları bulundukları yerlerden getirtilip, dayanak belgelerin çekişmeli taşınmaz bölümünü ne okuduğu belirlenmeli, tanık ve bilirkişilerin anlatımları komşu parsel kayıtlarıyla denetlenmeli, oluşacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır. Mahkemece değinilen şekilde araştırma, inceleme ve uygulama yapılması gerekirken eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. Davacıların yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.