Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1050 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 12909 - Esas Yıl 2008





MAHKEMESİ : ÜRGÜP ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 30/01/2007NUMARASI : 2003/277-2007/19Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, 7.3.1966 tarih ve 19 sıra nolu tapu kaydı ile maliki oldukları taşınmaza davalıların yol olarak kullanmak ve taşınmazın altına depo kazdırıp üzerine de bu deponun havalandırma bacalarını koymak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ile taşınmazın eski hale getirilmesi isteğinde bulunmuşlardır.Davalılar, davacılara ait hiçbir taşınmaza elatmadıklarını, dava konusu yol depo ve depo bacalarının 50-60 yıldır aynı şekilde bulunduğunu, davacılar hakkında umumi yola elattıklarından dolayı idari men kararı verildiğini, davacıların tapu kaydının çekişmeli yere ait olmadığını ve bu hususun Sulh Ceza Mahkemesinde davacı D.hakkında görülen kamu davasında belirlendiğini beyan ederek, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davacıların tapu kaydının dava konusu yere uymadığı ve iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararın Dairece, "noksan soruşturma ile hüküm kurulmasının doğru olmadığı" belirtilerek bozulması üzerine bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda "davacıların dayandığı tapu kaydının sınırları vasfı ve miktarı itibarıyla dava konusu yere uymadığı tam olarak tespit edildiğinden davanın ispatlanamadığı" gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . .raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, tapulu taşınmaza elatmanın önlenmesi ve eski hale getirme isteğine ilişkin olup, Daire bozma ilamı üzerine yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.Bilindiği üzere, bozma ilamına uyulmakla ilam lehine olan taraf yararına kazanılmış hak oluşturacağı kuşkusuzdur.Nevar ki, mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra yapılan araştırma ve uygulamanın hükme yeterli ve elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır.Ayrıca, noksanın tamamlanması yoluyla getirtilen bilgi ve belgelerden; çekişme konusu taşınmazın bulunduğu köyde kadastro çalışmalarının yapıldığı, davacıların dayandığı 7.3.1966 tarih ve 19 sıra nolu tapu kaydının revizyon görmediği ancak, çekişmeli yerle ilgili kadastro tutanağının düzenlenip düzenlenmediğinin saptanmadığı anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki, 3402 Sayılı Yasanın 25.maddesi hükmünde, çekişmeli taşınmazla ilgili olarak kadastro tutanağı tanzim edilmiş olması ile genel mahkemenin görevinin son bulacağı ve taraflar arasındaki çekişmenin kadastro mahkemesince çözüme kavuşturulacağı öngörülmüştür.O halde, öncelikle yerinde uygulama yapılmak suretiyle tapu kaydının kapsamının belirlenmesi ve kapsam dahilinde kalan yer hakkında kadastro tutanağı düzenlenip düzenlenmediğinin saptanması, tutanağı tanzim edilmiş ise, mahkemece 3402 Sayılı Yasanın 27.maddesi hükmü gereğince görevsiz olduğu gözetilerek elatmanın önlenmesi davası hakkında dosyanın tefrik edilerek, kadastro mahkemesine devir kararı verilmesi; eski hale getirme isteğinin; Kadastro mahkemesinde görülerek elatmanın önlenmesi davası sonucuna göre değerlendirilmesi, eğer çekişmeli yer hakkında kadastro tutanağı düzenlenmeyip, tespit harici bırakılmış ise; bu durumda; davacılar tapu kaydına dayalı olarak kadastro tutanağı düzenlenmesini sağlamadıklarından ve kadastro tespit harici bırakılma da bir kadastro işlemi olduğundan, tapu kaydının "delil" durumuna düşeceği gözetilerek, davacılara anılan kayda dayalı tescil davası açmaları konusunda önel verilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davacıların temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.1.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.