Taraflar arasında görülen davada; Davacı, 265 ada 2 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, davalı oğlunun taşınmazındaki binanın bir katını ev olarak kullanıyor iken açtığı elatmanın önlenmesi davalarından davalı oğlunun taşınmazı boşaltacağı sözüne güvenerek feragat ettiğini, ancak davalının ev olarak kullandığı taşınmazı boşaltıp bu kez depo ve tamirhane olarak kullanmaya başladığını, daha önceki davalardan feragat etmekle hakkın özünden feragat etmediğini ileri sürüp elatmanın önlenmesini istemiştir. Davalı, tarafları ve konusu aynı olan davadan davacının feragat ederek kararın kesinleştiğini belirterek kesin hüküm nedeniyle davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, kesin hüküm nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi Senem Altınbulak'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR-Dava, elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriğinden, toplanan delillerden, çekişme konusu 2 parsel sayılı taşınmazda bulunan bağımsız bölümün kayden davacıya ait olduğu, davalının bu yeri haklı ve geçerli bir nedeni olmaksızın işgalinde bulundurduğu anlaşılmaktadır. Başlangıçta davalı dava konusu yerde davacı kayıt malikinin muvafakatı ile oturmakta iken davacının bu muvafakatını geri aldığı, en son eldeki dava ile birlikte işgalin haklılığının ortadan kalktığı sabittir. Elatmanın önlenmesi davalarına konu eylemler haksız fiil niteliğinde olup, elatma devam ettiği sürece kayda dayalı hakkın herzaman ileri sürülebileceği tartışmasız olup, böyle bir istek halinde de mülkiyetin sahibine sağladığı hakkın korunacağı kuşkusuzdur. Önceden çekişmeli taşınmazı davalının işgali nedeniyle davacı tarafından açılan davalardan, kayıt maliki davacının vazgeçmiş olması, o davadan önceki haktan vazgeçme anlamını taşır. Bu vazgeçme beyanı hakkın özünden, mülkiyetten vazgeçme anlamında nitelendirilemez, sonraki haksız fiil nedeniyle dava açma hakkını da ortadan kaldırmaz. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile reddedilmesi isabetsizdir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 9.10.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.