Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 1038 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 12287 - Esas Yıl 2006
MAHKEMESİ : SERİK 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 27/06/2006NUMARASI : 2004/467-295Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, miras bırakan A..'nin malik olduğu .. parsel sayılı taşınmazı mirastan mal mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak davalı R...ye temlik ettiğini onunda davalı M....danışıklı devrettiğini taşınmazları davalıların hiç kullanmadıklarını A...ve M..ın tasarruf ettiklerini ileri sürerek muvazaalı işlemlerin iptalini istemişlerdir.Davalılar; çekişmeli taşınmazın gerçek bedeli ile satın alındığını bildirip, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar davacılar tarafından süresinde duruşmalı olarak temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı.Dosya inceledi, dava değeri yönünden duruşma istemi reddedildi. gereği görüşülüp düşünüldü KARARDava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden miras bırakan A.. Y..un dava konusu ..parsel sayılı taşınmazı 12.2.1998 tarihli akitle 150 milyon liraya R..V..'a satış suretiyle temlik ettiği onunda anılan taşınmazı 10.10.2001 tarihinde yine satış suretiyle M.. Kural'a intikal ettirdiği anlaşılmaktadır.Davacılar, çekişmeli taşınmazın muvazaalı temlik edildiğini ileri sürerek işlemin iptalini istemişlerdir.Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçek-ten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirascısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirascılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekirki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşınmaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı,miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı,davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Somut olaya gelince; çekişme konusu taşınmazdaki evin, taşınmazı temlik alan kayıt malikleri tarafından hiç kullanılmadığı, miras bırakanın oğlu M.. ve davacı A.. tarafından tasarruf edildiği, kira paralarını M..ın tahsil ettiği, taşınmazın gerçek değeri ile temlik değerleri arasında aşırı nisbetsizlik bulunduğu, son kayıt maliki M..'inde davacıların teyze oğlu olup, danışıklı işlemi bilen yada bilmesi gereken konumunda bulunduğu Türk Medeni Kanunun 1023.maddesi koruyuculuğundan istifade edemeyeceği dosya içeriği ile sabittir.Hal böyle olunca; öncelikle tapu kaydının iptali isteminin tescil istemini kapsamadığı dikkate alınarak davacılara tescil davası açmaları için önel verilmesi açılan bu davanın eldeki dava ile birleştirilmesi ondan sonra, çekişmeli taşınmazın miras bırakan tarafından davalı Remzi'ye temlikinin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu, diğer davalı Mehmet'inde bu olguyu bilebilecek durumda olduğu gözetilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalıların temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 5.2.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.