Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10348 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 9103 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ÇEŞME ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 25/12/2013NUMARASI : 2009/146-2013/686 Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi uyarınca davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmiştir. Hemen belirtilmelidir ki, tereke miras bırakanın ölümü ile intikal edeceğinden ve terekenin açılmasıyla mirasçılar tereke üzerinde hak sahibi olacaklarından, bu tür isteklerde dava hakkı murisin ölümüyle ortaya çıkar. Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi hükmünde öngörülen hak düşürücü sürenin uygulanmasında da murisin ölüm tarihi büyük önem taşır. Anılan yasal düzenlemede, kadastro tespit tutanağında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz edilemeyeceği ve dava açılamayacağı hükme bağlanmıştır. Başka bir ifadeyle, dayanılan hakkın kadastro tespit tutanağının tanzim tarihinden önce doğması halinde anılan sürenin uygulama imkanına kavuşacağı açıktır. Tutanağın tanziminden sonra doğan haklara ilişkin açılan davalarda hak düşürücü sürenin uygulama yeri yoktur. Somut olayda, miras bırakanın 22.09.1974 tarihinde öldüğü; çekişmeli taşınmazlardan 1984 sayılı parselin kadastro tespitinin Temmuz 1972'de, 4730 sayılı parselin kadastro tespitinin Aralık 1977'de yapıldığı; davanın ise 03.04.2009 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin 1984 sayılı parsel bakımından uygulanamıyacağı tartışmasızdır. Hal böyle olunca, davacıların 4730 sayılı parsele yönelik temyiz itirazları yerinde bulunmadığından; reddiyle, anılan parsel bakımından verilen kararın ONANMASINA. Ancak, 1984 sayılı parsel bakımından işin esasının değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu parsel bakımından da davanın hak düşürücü süreden reddedilmesi doğru değildir. Davacıların temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin hacrın temyiz edene geri verilmesine, 27.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.