MAHKEMESİ: ALANYA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 15/11/2011NUMARASI: 2011/191-2011/773Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup; mahkemece, davacı yanın kesin süreye rağmen delil bildirmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Hemen belirtilmelidir Ki; davacı, dava dilekçesinde delillerini “hukuki deliller” başlığı altında “tapu kayıtları, keşif, bilirkişi raporu, nüfus kayıt örneği, tanık beyanları vs. deliller” şeklinde bildirmiş ve aynı zamanda çekişmeye konu ettiği taşınmazın da parsel numarasını açıkça göstermiştir.O halde, davacının delil bildirmediği söylenemez. Mahkemece yapılacak iş; davacı taraf, tanık deliline dayandığ??na göre; davacı yana, tanıklarının kimlerden ibaret olduğu ve hangi hususta dinleteceği konusunda tanık listesini sunması yönünde kesin önel verilmesi ve kesin önele ilişkin ara kararında; yapılması gereken işlerin neler olduğunun tam bir açıklıkla belirtilmesi, sürenin yeterli ve elverişli olması; tanık ücretlerini ve bunlara çıkarılacak davetiye giderlerini ve talimatla dinlenilecek tanıklar bakımından posta masraflarını kapsayacak biçimde yatırılması gereken tutarın ayrıntılı olarak saptanması; önele uymamanın doğuracağı sonuçların açıklanarak davacı yanın uyarılması gerekir. Ayrıca, dosyanın keşfe hazır hale gelmesinden sonra da keşif yönünde verilecek kesin mehilde de, keşif giderlerinin (hakim ve mahkeme personelinin yol tazminatını, taşıt giderlerini, tanık ve bilirkişi ücretlerini ve bunlara çıkarılacak davetiye giderlerini kapsayacak biçimde) ayrıntılı olarak belirlenmesi; önele uymamanın doğuracağı sonuçların kendilerine açıklanması ve tarafların uyarılması zorunludur. Davanın vekil aracılığı ile yürütülmesi ve takip edilmesi halinde de aynı kuralın geçerli olacağı tartışmasızdır.Öyle ise, davacı tarafa usulü dairesinde kesin mehil verildiğinden söz edilemeyeceği de açıktır.Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler gözetilmek suretiyle taraf delillerinin toplanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davacı yanın kesin süre içerisinde delil bildirmediğinden söz edilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davacı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.09.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.