Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 10298 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 8311 - Esas Yıl 2011
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 30/12/2010NUMARASI: 2009/373-2010/166Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, miras bırakanları adına tapuda kayıtlı 27 parsel sayılı taşınmazın, davalılar tarafından rızaları olmadan kullanıldığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesine karar verilmesini istemişlerdir.Davalılar, çekişme konusu taşınmazı kira sözleşmesine dayalı olarak kullandıklarını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davalıların kullanımının kira sözleşmesine dayalı olduğu, haksız kullanımın söz konusu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .. ... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 7 parsel sayılı Bahçeli Kagir Ev vasıflı taşınmazın, davacıların miras bırakanı H. adına kayıtlı olduğu, kayıt maliki H.’nin 1997 yılında ölümü ile geriye mirasçı olarak davacılar N.ve E. ile dava dışı S. ve M.’nın kaldıkları, davacıların elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi taşınmaza davalıların haklı ve geçerli bir neden olmaksızın kullanmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek eldeki davayı açtıkları, davalıların ise dava dışı mirasçı M. ile yaptıkları kira sözleşmelerine dayalı olarak taşınmazı kullandıklarını ve kira bedellerini dava dışı mirasçılardan S.in hesabına yatırdıklarını savundukları anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, TMK’nun 701 ve devamı maddeleri hükmü gereği, elbirliği mülkiyetine tabi taşınmazlarda ortaklığın tüzel kişiliği olmadığı gibi, eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatılma ortaklık tasfiye edilinceye kadar, ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaktır. Değinilen mülkiyet türünde mülkiyet payları ayrılmadığından mirasçılar paydaş değil ortaktır. Ortakların payları yönünden yaptıkları tasarruflara da değer verilemez. Öte yandan TMK’nun 702. maddesi uyarınca ortaklara taşınmazda korunmaya yönelik tedbirleri alma yetkisi verildiği de tartışmasızdır. Yukarıdaki açıklamalar ışığında, elbirliği ile mülkiyete tabi taşınmazda, kiralamaya yönelik tasarrufun da ortakların oybirliği ile yapılmış olması şartı ile geçerli olacağı kuşkusuzdur. Hemen belirtilmelidir ki, bir kimsenin bir taşınmaz ile ilgili olarak kira sözleşmesi yapması için mutlaka maliki olması gerekmez. Malikin yapılan sözleşmeye icazet vermesi halinde sözleşme ile bağlı olacağında kuşku yoktur. Somut olaya gelince, çekişme konusu taşınmaz miras bırakan adına kayıtlı olup, elbirliği ile mülkiyet hükümlerine tabidir. Davalıların dayandıkları kira sözleşmelerinin dava dışı mirasçı Mustafa ile yapıldığı, davacı ortakların sözleşmelerde yer almadıkları gibi, kira sözleşmelerine icazet verdikleri de kanıtlanmış değildir.Hal böyle olunca, geçerli bir kira sözleşmesi bulunmadığı gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Davacıların, temyiz itirazının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle(6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.